Yaklaşan her Kurban Bayramı öncesi, her hanede olması beklenen telaşlı ve heyecanlı bekleyişin yerini ekonomik kaygıların sebep olduğu endişeli bakışlar aldı. Gider ve gelir dengesi ciddi manada bozulduğu için insanlar borç batağından bir türlü kurtulamıyor.
Dolayısıyla, bırakın kurban kesmeyi, vatandaşın kaygısı daha çok günü kurtarmak oldu. Bir zamanlar günler öncesinden alınıp ,evin avlusuna bağlanan kurbanlıklar artık tarih oldu.Son gün indirimini bir umut bekleyen insan sayısı çok,zaten emeklinin halini hiç sormaya gerek yok,kaldı ki bir aylık maaş bir kurban parasına bile denk düşmüyor.Bu şartlar altında kesilen kurban payı değil ancak ekonomik dertler paylaşılacak gibi duruyor. TÜİK kurumu ,enflasyonu tek hanelere düşürdük diye dursun ,vatandaşın,emeklinin,çalışanın,işçinin ve memurun cebindeki para ,maaşı alır almaz tek haneye düştü bile.Türk lirasının yanına konan bol sıfırlı rakamlar hayat pahalılığına karşı hiçbir direnç gösteremiyor.Serbest piyasanın haftalık uyguladığı fiyat dalgalanmasının altında ezilen çok insan var.Milyonlarca kişi ekonomik darboğaz yüzünden alım gücü nedeniyle bu yılki kurban ibadetini yerine getiremeyecek.Bayram ikramiyesi adı altında dağıtılan komik ikramiye ise ayrı bir trajedi.;ikramlık şeker parasına dönmüş durumda…
Hal böyleyken, bayramı bayram tadında kutlamak, yaşatmak biraz zor gibi görünüyor. ’Kurban’ paylaşmaktır, şükürdür fakat bu bayram kim neyi paylaşacak. Sokaktaki amcalar, dayılar bu sene kurbanlık ne kesiyorsun klasik sorusuna şaka yoluyla ‘’Ne keseyim ki kendimi keseceğim ‘’ diyor. Bir nevi açlık oyunları yani. Kurban’a et gözüyle bakanları kastetmiyorum elbette,onların rüyası,hikayesi ayrı tabi.Velhasıl olan yine altta kalanın canı çıksın hesabı dar gelirli vatandaşa olacak.’ Bayram gelmiş neyime ‘ diyenlerin sayısı kat be kat artacak gibi.