Türkiye ekonomisi, sıkılaştırma politikası, kademeli faiz artışı ve sadeleşme ile 2025 yılı enflasyon hedefini tek haneli rakama indirmeyi belirledi.
TCMB Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın geçen haftaki açıklamalarında; beklenen enflasyonun yüzde 65 den, yüzde 70 yükselttiğini açıkladı. Uygulanan programdan 2024 yılının ikinci yarısında netice alınmaya başlanacağını söyledi. İnsanların TL’sına dönmesi için faiz artışlarının süreceğini, ihracatın destekleneceğini, ithalatın yavaşlayacağını vurgulayan Erkan “kredi faizleri artacak, TL Mevduatı belirli oranda artacak, bu işler öyle kolay olmaz” diyerek henüz enflasyonda indirim görmek için belirgin bir süre geçmediğini belirtti.
Bu açıklamalar neticesinde, Türkiye’de parası olan herkesin, yatırım yapmak için birbirine yönelttiği “altın nereye koşuyor?” sorusuna yanıt arayalım. Bölgemizde süren İsrail’in Birleşmiş Milletlerin “barış çağrısı” na rağmen ABD ile savaşa devam etmesi piyasaları olumsuz etkiliyor. Enflasyon endişelerin olduğu, bu ortamda en çok getiri sağlayan altın oluyor. 2001 yılında altının onsu 274, bir gramı 8,6 TL’ydi. Bugün ise altının onsu 1985, bir gram altın ise bin 850 TL çıktı. Altındaki değer artışının üzerinden getiri elde etmek isteyenler, bir de bankalarda vadeli altın hesabı açtırarak birikim yaparken, hem altının yükselmesinden, hem de faizinden kazanıyor. Kısacası orta ve uzun vadede altın artışını sürdürecektir. Riski az olduğundan, Borsa ve vadeli mevduattan daha iyi bir grafik çizmektedir. Elbette daha çok getirisi enstrümanlar vardır, ancak bunların riski yüksektir. (kripto paralar)
Bilimsel çalışmalar, insanlığa barış ve huzurun gelmesi için, savaş kışkırtıcı, sömürücü, azgın kapitalist düzenin ve onu destekleyen emperyalist devletlerin insana değer vermesi gerekiyor. Daha güzel günler görmek dileğiyle…