Cumhuriyetin 100. Yılı kutlamaları çerçevesinde herkesin bu güzel bayramını kutlar, Atatürk’ün ekonomiye bakış acısına değinmek istedim.
Atatürk özel girişime (yabancı sermaye) karşı olmamasına rağmen, devletçilik ilkesini her zaman önde tutmuştur. O’nun devletçilik anlayışı bireyin yapamayacağı işleri devlet yapar görüşüydü. Denetin ise her zaman devlet denetiminde olmalıydı. Her alanda bağımsızlığı savunan M. Kemal Atatürk 1.iktisadi kongrede Osmanlı’nın sürekli borçlanmasını eleştirdi. “Devlet yönetiminde lüks, israf ve gösterişe” dikkat çekti. Atatürk 17 Şubat 1923 Tarihinde İzmir’de toplana, Türkiye İktisadi Kongresinin açılış konuşmasında savaştan çıkmış bir ülke olarak sağlıklı nesiller yetişmesi için sağlık ve güvenlik dahil olmak üzere teşkilatların kurulmasını istemişti. İş hayatı kanun hükümlerine ve memleket menfaatlerine uygun olarak yönetilmesi için Devlet takit ve teftiş ve murakabe eder, demiştir. Bu arada iş kanununda sendikaların ve grev hakkının işçi-işveren-devlet üçlüsüne dayanarak sosyal politikalar her alanda barışı sağlayacak, sosyal barışa uygun olacak felsefeyi benimsemiştir. İzmir kongresinde tayin edilmiş olan karma ekonomik, sistemdir. Ülke yararına olmak şartı ile yabancı sermayeye karşı değildir. Birinci beş yıllık sanayi planında tekstil, kendir-keten- kağıt, demir, çelik, şeker, gülyağı, süngercilik fabrikasına işaret etti. Bu arada Sümerbank kuruldu. Bunları yaparken yerli malının önemine de dikkat çekti. Her alanda olduğu gibi ekonomide de bağımsızlığın asıl olduğunu her fırsatta dile getirdi. Denk bütçeyi savundu. 1933 yılında beş yıllık plan uygulamaya koyuldu. Yukarıda saydığım planlamadaki tesislerin tamamı devlet iktisadi teşekkülleri adı altında “Devletçilik” devletin ele alması ile kuruldu. Yurt dışından gelecek ürünlere karşı, Gümrük teşkilatı yapılandırıldı. Ancak ikinci dünya savaşının başlaması ile 2.kalkınma planı sekteye uğradı. (Prof. Dr. Necdet Serin – T. Ekonomi Kurumu Bşk. )
GELECEĞİ FAİZLER BELİRLEYECEK
Bu gün ekonomik piyasalara bakacak olursak, Perşembe günü TCMB politika faizini arttırması dengeleri değiştirdi. Talep arz dengesi yeniden oluşacak. İpotekli satışlar, kredili satışlar da fiyatlar değişecek. Kredi kartı faizleri, konut faizleri, değişecek. Satılan ürünlere yansıyacak faizler ile piyasa şekillenirken, piyasa daha da sıkışacak. Bölgemizdeki savaş ve ekonomimizin zaten duvara toslamış olması nedeniyle yükselen enflasyon ve fiyat artışları karşısında yılsonuna doğru daha kötü görüntülere rastlayabiliriz. Ekonomi yönetiminde belirttiği gibi 2024 yılının ikinci yarısından sonra bu acı reçete (uygulamalar da aksilik olmaz ise) verimli olmaya başlayacaktır.
Döviz kuru artarken, savaştan beslenen altının onsuda durmuyor. İç piyasada altının gramı bin 820 TL’yi geçecek. Borsa dalgalanmaya devam edecek. İnşatta satışlar duracak. Yurt dışı bağlantılı firmalar yoluna devam ederken, öz sermayesi yetersiz olan bazı firmalar alandan çekilecek.