Geçmişe yapılan yolculuklarda aklıma İsmet Bey geldi. Sadece geçmişe yapılan bir yolculuk değil bu, çalışan genç arkadaşlarıma bir mektup…
*****
Alıştığım o gri sabahlardan biriydi. Hafiften yağmur yağıyordu. Şube lokalinin kalabalıklaştığı bir anda masamda bilgisayar ile boğuşurken; bir ince nazik ses tonu ile “Bakar mısınız?” denildi. Başımı sesin geldiği tarafa çevirdim. 60, bilemedim 65 yaşlarında, gözündeki gözlüklerin altından gülen mavi gözleriyle beni etkileyen, bıyıkları ve saçlarına ak düşmüş, uzun boylu, desenli kravatının üzerine giydiği lacivert ceketiyse, karşımda yanakları çökmüş, bir beyefendi duruyordu. İnce nazik ses tonuyla adını daha sonra öğrendiğim İsmail Bey’e, “Buyurun oturun koltuğa” dedim. İsmail Bey, “Ben emekli bankacıyım, sizin gibi 30 yıl çalıştım. Şimdi emekliyim oğlum işyeri açacak, arabamı sattım. Galerisi bu çeki verdi, tahsil etmeye geldim.”
Ben, o anlatırken iki çay söyledim. Çayımızı yudumlarken, “Çekin arkasına kimlik bilgilerini yazın imzalayın, yan bankodaki arkadaşa verin, hesap müsaitse paranızı ödeyecek”, dedim.
*****
Bankada, para alıp satan yer olduğu için, parası çok olana daha çok değer verilirdi.
Benimle çalışan arkadaşlar bilirler, kesinlikle çok parası olan ile az parası olanı hiçbir zaman ayırmadım.
Cebiniz para para dolsun diye, ruhunuzu pare pare etmeyin. (Mevlana)
*****
10 dakika geçmişti ki, telefonum çalmaya başladı. Telefonun ahizesini kaldırdım. Karşımdaki duvarlarımız bitişik olan Akbank şubesinin yönetmeni Yeşim Hanım, “Sayım Bey, elinde sizin bankanın çeki olan bu yaşlı beyi niye bize gönderdin?” dediğinde bende jeton düştü. İsmail Bey yan bankoyu, yan banka anlamıştı… “Bize gönderin yanlış anlamış” dedim, gülüştük… Asık suratıyla; İsmail Bey gelince hiç bekletmeden çekin ödemesini yaptık. Yüzünde tebessüm oluştu… Nereden bilebilirdim kulağında ses cihazı olduğunu… Benim banko söylemi mi, banka olarak algılayacağımı...
Birden çok üzüldüm. Melike Demirağ'ın şarkısı geldi aklıma. “Makineler yiyor bizi”… 25 yaşında giriyorsun şu kapıdan 30 yıl sonra çıktığında, “Nerede benim gençliğim”... İsmail Bey aklıma geldikçe; yaşamımızı para için tükettiğimiz, anlıyorum… Ve ekliyorum bari emeklilikte rahat eden bir yaşantımız olsa... Sevgilerimle