Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremlerde 3 çocuğunun hayatını kaybettiğini söyleyen depremzede anne, “Asla küs yatmazdım. Deprem gecemiz daha da farklıydı. Son gecemiz olduğundan mıdır bilmiyorum daha da güzeldi. Ölümlü dünya kimseyle küs ölmek istemedim, özellikle de evlatlarımla. Ben onlara sevgimi gösterdim onlar da bana gösterdiler” dedi.
Deprem gecesi ekmek kulübesini yeni açtığını ve depreme yakalandıktan sonra evine gittiğini söyleyen baba Osman Demirel, “Gece 03.30’da kalktım. İşe gitmek için hazırlandım. Giderken de eşime ben gidiyorum, Allah’a emanet ol diyerek evden çıktım. Evden çıktıktan yarım saat sonra iş yerime geldim. İşe geldikten 15 dakika sonra da bir patlama ve ışıkla deprem başladı. Depremin 10. saniyesinde büfemin karşısındaki binalar yıkılmaya başladı. Binalar yıkılınca dediler ki hiç burada durmayalım, çocuklarımıza gidelim bakalım. Vatandaşlar öyle gitti biz zaten koşa koşa çocuklarıma ulaşmaya çalıştım. Koşarken de film sahnesi gibi ikinci sarsıntı başladı” dedi.
Deprem üç çocuğu aldığını eşinin ise yaralı halde kurtulduğunu söyleyen Demirel, “Bir yandan koşuyorum bir yandan da arkamdan film sahneleri gibi yıkımlar oluyordu. Önümde arkamda binalar yıkılıyordu. Evime yetişmeye çalışıyordum. Yetişemedik sonuçta. Yetişsem de elimizden gelecek bir şey yoktu. Eve geldim binam enkaz olmuştu. Hisar apartmanı. 10 katlı bina 2 kat konumuna düşmüştü. Gün ağarınca enkazı tam gördüm, eşim ve çocuklarımdan umudu kesmiştim. İlk gün ses var Ayfer diye birinin sesi geliyor dediler. İlk gün olayın şokuyla anlayamadım ama ikinci gün Ayfer’in eşim olduğunu anladık ve çıkartmaya çalıştık. 36 saat sonra eşimi enkazdan çıkarttık. Önce rahmetli büyük oğlumuzu çıkarttık ve defnettik. Ondan sonra hanımı çıkarttık. Onu hastaneye gönderdim. Sonra 6 gün boyunca enkazın etrafından ayrılmadan kızım ve küçük oğlumu çıkartmaya çalıştım. Kurtarma ekipleri ve gönüllülerden Allah razı olsun. Sağ olsunlar çocuklarımı çıkarmadan bu binayı terk etmeyeceğiz dediler. Gösterdiğimiz yerlerde çocuklarımızı çıkartılar ve emaneti teslim ettik. Tek tesellimiz çocuklarımı tek parça Rabbime teslim etmek oldu. Allah ölenlere rahmet eylesin, şahadetlerini kabul eylesin. Bizlere de şefaatçi eylesin. Acımız büyük, kayıplarımız büyük, evladını, eşini, kardeşini, ablasını, yeğenini kaybeden annelerimizin anneler gününü kutluyorum. Allah sabrı cemil ihsan etsin. Sümeyye Sevde Demirel 21 yaşındaydı, oğlum Seyyit Abdulbaki Damirel 15 yaşındaydı, Abdurrahim Demirel 9 yaşındaydı” diye konuştu.
Çocukları ile hiç küs olmadığını, deprem gecesinin ise daha farklı olduğunu ifade eden anne Ayfer Demirel ise “Rabbimden geldi. Şikayetim yok, başım ve gözüm üstüne. Yeter ki Rabbim bu imtihandan yüz akıyla çıkarsın. Evladını kaybeden annelere de rabbim sabır versin. Dayanma gücü versin. Bazen çok ağırlaşıyor, Rabbim’in yardımı olmasa asla dayanılacak bir şey değil. Derdi veren dermanını da veriyor. Çocuklarımın üçü de okula gidiyordu. Kızım idari ve iktisadi bilimler fakültesi birinci sınıf öğrencisiydi. Büyük oğlum imam hatip onuncu sınıftaydı. Küçük oğlum da dördüncü sınıfa gidiyordu. Şuanda hiçbir pişmanlığım yok desem yeridir. Çünkü ben onlara her zaman sevdiğimi bildirdim. Onlara kızsam da küssek de uzatmazdım. Ölümlü dünya yarına çıkacağımız belli değil, asla küs yatmazdım. Deprem gecemiz daha da farklıydı. Son gecemiz olduğundan mıdır bilmiyorum daha da güzeldi. Ölümlü dünya kimseyle küs ölmek istemedim, özellikle de evlatlarımla. Ben onlara sevgimi gösterdim onlar da bana gösterdiler. İçimde hani şunu da yapsaydım diyeceğim bir şey yok. Elbette eksiğimiz kusurumuz vardır ama benim onlara onların bana asla bir pişmanlığı yok. Rabbim öbür dünyada ayırmasın. Ben razıyım Rabbim de razı olsun. Depremin ilk gününden beri bize yardım eden devletimize, bütün yetkililerden ve vatandaşlardan emeği geçenlerden Allah razı olsun. Cumhurbaşkanımız’dan Allah razı olsun, biz onu liderimiz olarak görüyoruz” ifadelerini kullandı.