Bir Varmışız Bir Yokmuşuz…

Aslında; insan cenneti de cehennemi de burada, yaşamış olduğu ömürde de yaşıyor. Şehir çocuğu ve 6 erkek çocuğa sahip olan bir ailenin mensubu olmam vesilesiyle bir sürü insan tanıdım. Madden fakirdi, manen zengindi. Manen fakirdi, madden 7 sülalesine yetecek kadar maddi birikimi vardı. Hangisi daha zengindi! / tabi ki de manen huzurlu olan.

Her şey insanın beyninde ki dağarcığıyla motive etmiş olduğu içgüdüsünde saklı. 

Yazlığımızın karşısında, o zamanın belediye başkanı ikamet ediyordu. Başkan güne her sabah Brendi ile başlardı. Canını hiçbir şeye sıkmazdı; canını sıkana o da silah sıkardı. Başkanı, geçmişinde yapmış olduğu karanlık işlerden dolayı silahla vurup, arabayla üzerinden geçtikten sonra, öldü diye denize atmışlar. Ama Başkan ölmemiş. Ölmediği için de, gelmiş yaşadığı ilçeye belediye reisi olmuş. Belediyede ki görevini icra ederken de yolsuzluk, usulsüzlük yaptığı fısıltıları kulağımıza gelirdi, o zaman. Oranın derebeyiydi Başkan. Ben söyleyenin yalancısıyım ama gözlerimiz Başkandaki, sonradan olma şatafatı, lüksü göremeyecek kadar da kör değildi. Binmiş olduğu şahsi arabası, kendisi haricinde sadece memleketin en zengin ailesinin bir ferdinde daha vardı, o zaman. Villasında ağırlamış olduğu, o dönemin ünlüleri de işin farklı bir boyutuydu.

Her şey, tam da olamayacağı kadar iyi gittiği sırada, tam da herkes kendi arasında, böyle gaddar bir adam nasıl böyle lüks ve şatafat içerisinde, gaddar, can yakıyor ama Allah’ın adaleti yok mu diye düşünürken; Başkanın hayata karşı planlarına karşılık, hayatın da kendisi üzerine planı devreye girdi. Başkan, O ilçenin Jandarma komutanıyla olan bir anlaşmazlıktan dolayı, komutanı silahıyla vurmuş. Sonrasın da da O komutanı hastaneye yetiştirebilmek için kendi arabasıyla son hızla giderken, tali yoldan anayola çıkan bir traktör karşılarına çıkıp, Başkanın direksiyon hakimiyetini kaybettirerek aracının takla atmasına sebep olmuş. Takla atan araç kanala uçmuş. Başkan ve komutan olay yerinde canlarını kaybederken, bagajından uçuşan paraları o civardaki köylüler kanaldan toplamışlar.

İnsanoğlu şu sözü kulağına küpe yapmalı;

“Neydim?

     Ne oldum?

        Ne olacağım?

Görebilene, duyabilene; duyup ta işitebilene, her şey bir işaret, doğru yolun güzergahında bir telkin.

İsmet Tanlı

2024 Adana