Gençlik, bireysel olarak insan yaşamının en önemli zaman dilimini ifade ettiği gibi toplumsal
olarak da milletlerin ve devletlerin en önemli toplum tabakasına karşılık gelmektedir.
Milletlerin ve devletlerin en önemli toplum tabakasına karşılık gelmesi dolayısıyla gençlerin
düşünce ve davranışları büyük bir önem arz etmektedir. Fakat çoğumuzun da gözlemlediği bir şey var ki; Gençlerin düşünce ve davranışları özenti boyutunu aşıp bizzat etkilendikleri kültürleri benimseme, kendi kültürlerine, değerlerine yabancılaşma boyutuna varmıştır.
Elbette bunun birçok sebebi vardır ve bu sebeplerin başında sosyal medya yer almaktadır.
Teknolojinin gelişmesi ile teknoloji toplumu meydana gelmiş, sosyal medya toplumların
hayatına girmiş ve gün geçtikçe etkisini büyütmüştür. Özellikle de gençlerin ilgi odağı olmuştur.
Gençler zamanlarının çoğunu sosyal medya içinde geçirmeye başlamış olmasından dolayı
sosyal medyanın etkisi artmıştır.
Bu noktada ise zamanlarının çoğunu bu ağlarda geçiren gençlerin düşünce ve davranışlarının
ne ölçüde etkilendiği sorusu akıllara gelmektedir. Gençlerin düşünce ve değer yapılarının farklılık göstermesi çoğu zaman sosyal medyada karşılaştıkları içeriklerle ilgilidir. Gerek ailelerine gerekse çevresine karşı tutumlarını da büyük ölçüde sosyal medyada karşılaştığı, maruz kaldığı içerikler belirlemektedir.
Sosyal medyanın bilinçsiz bir şekilde kullanılmasının sonucunda değerler de ciddi anlamda etkilenmektedir. Değerlerimiz, fertler arasındaki ortak kurallar olarak kabul edilen yaşama anlayışı ve
felsefesidir. Değerlerin zedelenmesi, toplumdaki kuralların bozulması, toplumun artık eskisine
göre daha sağlıksız hareket etmesine sebebiyet verecektir. Oysa bizi biz yapan değerlerimizdir. Öyle ki tarihteki bütün yüksek uygarlıkların temeli, kendi özgün kültürleri ile bağlarını koparmayan ulusların, örf adet gelenek ve göreneklerini koruyarak ve yüz yıllar boyunca nesilden nesile aktararak yaşatmasından ibarettir.
Çünkü öz asıldır, güzeldir, sabittir. Özden kopma bireysel olduğu gibi, toplu halde de olabilir.
Fakat her ne şekilde olursa olsun özden kopma, meyletme olgun bir insan tipi değildir.
Bende bir genç olarak şunu söyleyebilirim ki ;Bizlerin milletini, geleneğini göreneğini hor
gören, değerlerine yabancılaşan, başka milletlerin giyimine, kuşamına, hayat tarzına meyleden,
adeta o milletlerin yaşantısını benimseyip yaşayıp kendi kültürüne uzak olan ve dahası kendi
öz değerlerini başkalarına kötüleyen bir gençliğe değil, “Cumhuriyetin bireyi olmaktan onur
duyan; herhangi bir dini, ırkı, mezhebi ön plana çıkarmadan her insana saygı duyan; bilimden
ve akıldan yana olan; sorgulayan; dogmalardan ve kalıplaşmış ezber bilgilerden uzak,
haklarının ne olduğunu bilen ve o hakları savunabilen; çağın gereği gelişen teknolojiyi çok iyi
takip ederken sanattan ve sanatsal çalışmalardan uzak kalmayan; ülkesinin bağımsızlığını
savunan; yaptıkları ve yapacaklarıyla ülkesinin gelişimine katkıda bulunacağına inanan;
demokrasinin gereği hukuk kurallarının uygulanmasından yana olan erdemli bir gençliğe
ihtiyacımız var.” (Başçetinçelik, 2012)