İki yıl boyunca dünyayı kasıp kavuran, insanları eve hapseden, pek çok insanı hayattan koparan, ulus devletlerinin pek çoğunun ekonomisini yerle bir eden Covid-19 Virüsü her ne kadar korku, panik ve ölüm çığlıklarıyla başlasa da sessiz sedasız aramızdan çekilip uzaklaştı. Ya da bu bir ön savaş mıydı? Bir teste mi tabii tutulduk? Bununla ilgili şüphelerimiz ara ara aklımıza gelmiyor değil hani.
Görünüşte tamamıyla ülkelerin toplum sağlığına odaklı hizmet vermek amacıyla kurulmuş olan Dünya Sağlık Örgütü’nün pandemi süresince sergilediği kimilerine göre amatör ve yaptırımcı tavrın pek çok toplu ölüme sebebiyet verdiğini hepimiz biliyoruz. Normalde yaptırım hakkı olmayan bir kuruluştan bahsediyoruz, lakin pandemi boyunca yalan yanlış bazı yöntemleri öneri başlığı altında ülke ve yöneticilerine dayatması çok kötü travmalara sebep oldu.
İsmi dışarıdan bakıldığında çok güzel bir örgüt gibi geliyor kulağa, çünkü içinde sağlık sözcüğü var, sağlık olunca hepimiz için akan sular durur normalde. Peki sizce bu örgütü kimler yönetiyor? Arkasında kimler var? Kimler finanse ediyor? Normalde tamamen insan sağlığına odaklı bir kuruluşun sizce de başında profesörler, uzman hekimlerin olması gerekmez mi? Öyle değil işte.Kurumun başındakilerin hastalıklarla,salgınlarla yahut insan sağlığıyla hiçbir alakası yok.Finansörlerine gelince,Dünya Sağlık Örgütüne en çok bağışta bulunan ülke Amerika Birleşik Devletleri…Yani dünyanın en zengin devleti.Peki 2.sırada hangi ülke var dersiniz? Normalde Rusya ya da Çin dememiz lazım değil mi? O da öyle değil, her şeyin, etin dahi yapayını ortaya çıkaran bilgisayar programcısı Bill Gates var. Nasreddin Hoca’mızın meşhur bir sözü vardı; “Parayı veren düdüğü çalar.” parayı veren emreder, parayı en çok veren yönetir ve istediğini yaptırır.
Salgın boyunca ülkelerin sağlık politikalarını deneme tahtası haline getiren bu örgüt,şimdilerde gelecekteki yeni bir pandeminin hazırlığını yapmaya başladı bile.Mayıs 2023’te 194 ülkeyi Cenevre’de toplayıp,çok yakında korona virüsten çok daha tehlikeli yeni bir virüsün geleceğini söyleyip ulus devletlerden tam yetki imzası istiyorlar şimdi.Eğer Mayıs 2024’teki toplantıda imza çoğunluğu % 50’yi geçerse, Türkiye’nin de dahil olduğu 194 ülke Dünya Sağlık Örgüt’ünün tam himayesi altına gireceğiz.Yani kısaca verilmek istenen mesaj şu, “Size ne dersek onu yapacaksınız.”
Pandemi dediğimiz şeyi sadece hastalık salgınından ibaret olarak algılamayın; iklim savaşları, kuraklık, sürekli yangınlar, atmosferik müdahaleler de bu kapsama dahil. Kısacası, her türlü merkezi müdahaleye açık bir oyunun içine girmek üzereyiz.