Adana

“Ete de Süte de Hasret Kalacağız!”

Üreticilerin 1 litre süt fiyatıyla, 1 kilo yem alamayacak noktaya geldiğini vurgulayan, Adana Tarım Platformu Sözcüsü İncefikir, “Türkiye'de çiğ süt yem kalitesi, süt üreticileri için sürdürülebilir gelirden oldukça uzak. Bu ne demek? Üretici, 1 litre sütle fiyatıyla neredeyse 1 kg yem alabiliyor. Alamayacağı döneme doğru da ilerliyoruz. Türk istatistiklerine baktığımızda 1.5 oranının altında kalarak 1’lere yaklaşan parite küçük aile işletmelerini zor durumda bırakıyor. Gelişmiş ülkelerde bu oranlar genellikle 1.8, 2.5 aralarında seyrediyor. Örneğin Amerika Birleşik Devletleri'nde bu oran 2.1, Almanya'da 2’ye yakın. Türkiye'de süt ve yem paritesi alarm verici bir seviyede. Şu anda birlere yakın 1.2, 1.3 seviyelerinde gidip geliyor. Baktığımızda neredeyse 1 kg süt satarak, 1 kg yem alamayacak düzeylere doğru gidiyor” diye konuştu.

İTHALAT EKONOMİMİZİ SARSACAK

Üreticilerin desteklenmesi konusunda ciddi uyarılarda bulunan İncefikir, “Baskılama çiğ süt fiyatları nedeniyle süt inekleri kesime gönderiliyor. Karar alıcılar bir kez daha net bir dille uyarmak istiyorum; süt veren hayvanlar paritedeki bu olumsuzluktan ötürü kesime gönderiliyor. Unutmayın ki; ana olmadan dana olmaz. Süt krizi yakın vadede et krizine de dönüşecektir.  Bu sorunu artık ülke yurt dışından ithal ederek çözmeye çalışıyor. Bu durum da küçük aile çiftçiliğinin terk edildiğini ve hayvan sayımızın azaldığını gösteriyor. Dolayısıyla bu azalmayı artık palyatif çözümlerle yurt dışından ithal ederek kapatmaya çalışmak tarımdaki açığın ithalat boyutunu arttıracak. İthalatın daha da artmasıyla palyatif kısır döngü hayvancılığı bir şekilde Türkiye'de gittikçe azaltacak ve ekonomimizi krize sokacak. Bu paratilerin yükselmesi, sütte de hayvan kesimin de durdurmanın en temel yöntemlerinden biri yemciliğe ve hayvancılığa olan desteklemelerin sahadaki gerçeklere uyarak yapılması” şeklinde konuştu.

ÜRETİCİ YAŞAMI SÜRDÜREMİYOR

Köylerde üreticinin artık yaşamını sürdüremediğine ve kente doğru bir göçe başladığına değinen İncefikir, “Bu hayvanların kesime gönderilmesinin bir nedeni de somut olarak görüyoruz ki, üreteci kazanamadığı ortamda hayvanlarını kesime gönderiyor. Köyden kente doğru göç etmeye başlıyorlar. Yıllardır söylediğimiz küçük aile çiftçiliği bir şekilde hayvancılığın lokomotifiydi. Eskiden köylerde insanların birkaç tane danası olurdu, süt veren inekleri olurdu. Bu artık tamamen kaybolmaya başladı. Bugün en uzak köylere gerçekleştirdiğimiz ziyaretlerde dahi uluslararası firmaların kutulanmış sütleri satılıyor. Buna yumurtayı da dahil edebiliriz. Köylerde üretici artık yaşamını sürdüremiyor ve kente doğru bir göçe başlıyor. Üretici artık çiftçilikten, tarımdan kaçıyor. Üstelik bunu TÜİK rakamlarıyla da görebiliyoruz” ifadelerini kullandı.

GENÇLER BU İŞLERİ YAPMAK İSTEMİYOR

Anne ve babalarının para kazanamadığını, mağdur olduklarını gören gençlerin de hayvancılıkla ilgilenmediğini vurgulayan İncefikir, “Çiftçilik, üreticilik artık gençlerin yapmadığı yapmayacağı bir meslek haline geldi. Çünkü anne babalarının para kazanamadığını, mağdur olduklarını gördüler. Gençler artık bu işleri yapmak istemiyor, dönüp bakmıyorlar bile. Böylelikle hayvancılık ve çiftçilik gittikçe azalıyor.  Hayvancılığın azalmasıyla tarım arazileri de gittikçe azalıyor. Hayvancılık ile tarımsal faaliyetler birbiriyle iç içe. Hayvansal ürünlerin yemlerini üretecek alanlar da yok olmaya başlıyor. Dolayısıyla yemi de ithal etmeye başlıyoruz. Hayvan ithal ederken yem ithal etmeye başlıyoruz dolayısıyla ciddi bir krizle karşı karşıya kalıyoruz” dedi.