FRANSIZ KALDILAR!


Her şey Cezayir asıllı 17 yaşındaki Nahel Merzouk isimli  Müslüman gencin bir polis memuru tarafından silahla vurulmasıyla başladı.Kendi yaşadığı mahallesinde çok sevilen bir genç olan ve bir yemek şirketinin kuryesi olarak çalışan Nahen’in ölümü Fransa’yı ciddi oranda karıştırmış durumda.Her ne kadar Fransa hükümeti,olayın sorumlusu olarak gösterilen polis memurunu tutuklasa da, henüz protestocuların öfkesi dinmiş değil. Yıllardır birikmiş, patlamaya hazır olan bir yanardağ misali bekleyen sinir uçları, aniden harekete geçti ve sokaklar günden güne Afrika kökenli insanlarla dolmaya başladı.

Polis karakollarının, mağazaların, en işlek caddelerdeki işyerlerinin talanını izlerken bu tablo bizlere 2010’lu yıllardaki Gezi Parkı Eylemlerini anımsattı. Olaylar devam ederken Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve eşinin, Elton John konserindeki dağıtmış halleri ile meseleye Fransız kalmaları alevlerin coşkusunu daha bir kabarttı. Fransız hükümetinin, sokağa çıkma yasağı, polislere vur emri gibi katı önlemler almasına karşın olaylar artarak devam ediyor. Önce 2018 yılında sarı yelekliler, ardından emeklilik yaşı protestosu derken Fransa, Macron döneminde Avrupa’nın sokak eylemleri merkezi haline gelmeye başladı. Terör örgütü PKK üst düzey yöneticilerini kendi sarayında ağırlamaktan çekinmeyerek Türkiye’ye gözdağı veren Macron’un, protestocu gençler için “Bazı gençlerin sokakta kendini zehirleyen video oyunları izlediği hissine kapılıyorum” sözleri ise hayli eleştiriliyor.

Son birkaç yıldır Fransa’da bu tarz olayların yaşanması, akla başka sorular da getiriyor elbette.Bu tür olayların tesadüf olmadığını kısa süre önce İran’da Mahsa Emiri’nin ölümünün ardından çıkan olaylarla anlatmıştık.Fransa’da da buna benzer bir  proje deneyi yapılıyor gibi.Hepimizin gözünde güçlü bir devlet gibi görünse de etnik yapısı her an karıştırılmaya müsait. Sarı yelekliler, emekliler derken, şimdi de varoş kesimin ayaklanması bunun apaçık göstergesi. Küresel ellerin Ukrayna savaşı ile köşeye sıkıştırdığı Avrupa’yı yeni ateşler yakarak kaosa sürüklediğini çok net izliyoruz. Bu iç kavga tatbikatları artarak Avrupa’nın doğusuna doğru kayarsa hiç şaşırmayın, çünkü aynı etnik yapı ve kırılgan nüfuslara sahip Almanya ve Belçika sırada bekliyor. Son birkaç gündür Almanya’daki tedirginlik, orada yaşayan Müslümanlar aleyhine yönelik çirkin sözlerle su yüzüne çıkmaya başladı bile. Yeni yüzyıl küresel oligarşi tasarımcılarının artık güçlü ulus devletlere tahammülü yok. Amaçları ise iç savaşlar çıkartıp, ulus devletleri hem ekonomik hem de güç olarak zayıflatarak bozmak.

Bu bağlamda bizim de kendi demografik yapımızı artık kontrol etmemiz lazım, bitmek bilmeyen göç dalgalarının ileride demografik yapımızı iyice bozacağından şüphem yok.