Hayatı İstifleme

Şu an benim de yeni duyduğum bir akım başlamış. İsmi elli eşyadan kurtulma modası. Çok şaşırdım. Bir değil beş değil elli eşya hem de. Siz birini naparız nasıl yerlerde kullanırız derken birden hepsini birden vermeye kalkıyorsunuz düşünsenize. İlk etapta duyunca bir şok geçirmedim desem yalan olur.  Minimalizmin insanların hayatına ne kadar olumlu derecede etki ettiğini okumuştum. Evinizde az ve öz eşyanız varsa onlar dışında başka birşeye ihtiyaç duymuyorsanız. Bir şeyleri toplarken kaldırırken yada ararken fazla vakit harcamıyorsanız gerçekten şanslısınız.  Çünkü hem zamandan tasarruf etmiş oluyorsunuz hem de asıl yapmanız gereken ya da gitmeniz gereken durumlarda daha hazır daha kafanız rahat bir şekilde işlerinizi hallediyorsunuz.

Şimdi bir yönden bakınca az eşyanın avantajları çok fazla gerçekten.  Öne çıkan akım tutup elli eşyadan bahsedince önce bir yok artık dedim. Sonra başladım hiç kullanmadığım gerçekten yıllardır aynı çekmecede hatta aynı dolapta duran, hiç ihtiyacım olmadığı ve büyük ihtimalle olmayacak olan eşyaları ayıklamaya.. Bu söylediğime belki güleceksiniz ama benim ayırdıklarım elliyi de geçti. Belki yüzü bile bulabilirim. Şunu fark ettim. Yıllar yılı o kadar fazla bu da kalsın, şu da bir köşede dursun deyip heryeri boş yere istila etmişim ki, artık bir süreden sonra evdeki dağınıklık kafamdaki dağınıklıkla doğru orantılı hale gelmiş.

Hani bazen daralıp işin içinden çıkamazsınız ya. İşte yaşadığınız ortam nasılsa ne kadar dağınık ve gereksiz eşya ile istifliyse siz o kadar başka işlerinizin içinden çıkamıyormuşsunuz meğer. Bu gerçekten sizi etkiliyormuş. Sanki evin içinde yığılı gereksiz bir dağ var ve bunlar aynı zamanda sizin kafanızın içindeki bir türlü çözemediğiniz sorunlar aslında. Ve siz bir parça eşya daha ekledikçe ( tabi yıllar yılı hiç kullanılmayan dan bahsediyorum)o sorunlar daha da büyümüş ve artık kör düğüm olmuş sanki. İnsanların içindeki hissiyat aynen bu. İçinizden belki bana inanmayanlarınız, hatta  ‘hadi ordan olurmu öyle şey’ diyenler de vardır eminim. Ancak öyle. Bu bilimsel bir gerçek. 

Aynı zamanda tıpta biriktirme bozukluğu hastalığı var. Bunun adı ‘ Hoarding’.  Artık bu hastalığın öyle ileri seviyeleri varki, yaşam alanlarını etkileyecek derecede biriktirilmiş eşyalar kişinin hareket alanlarını zorluyor. Bunun sebebi yalnızlıkla baş edebilmek veya kişinin kendini toplumdan soyutlamak istemesiymiş. Tabi sebepler sırf bununla da sınırlı değil. Başka psikolojik nedenler kişinin eşyalara tutunmasını da sağlıyor olabilir. Aslına bakarsanız çok geniş bir konu bu. İsterseniz sizlerde bir araştırın.

Sizlere tavsiyen hayatınızı minimalize edin. Eşyalarınızı, kıyafetlerinizi, çevrenizdeki insanları ve size yük gelen fazla gelen diğer herşeyi. Sosyalleşin, insanlar arasına karışın, kitap, tiyatro, sinema, müzik,dans hep hayatınızda bir güzellik olarak kalsınki böyle tuhaf akımlara kapılmaktan kaçının. Hayatı dilediğiniz gibi yaşayın.

Sağlıcakla kalın. Haftaya görüşmek üzere.