Kış ayları birçok kişi için takviye ayı oluyor. Soğuğa karşı kendini savunmasız hissedenler halsiz hissedenler ve en çok da bu aylarda yiyeceklerimizden kaynaklı öğünlerin artışından dolayı hazımsız hissedenler hep bir takviye alalım. Eksiklerimizi kapatalım yoluna gidiyorlar. Ve trend olan takviyelere bir yönelim söz konusu. Çevremde bunu çok fazla görüyorum. Sosyal medyanın da etkisiyle bizlerde bu takviyeyi alalım. Bu vitamin şu kişiye iyi gelmiş. O zaman bizde kullanalım mantığıyla satın alınan haplar vitaminler maalesef üzerimizde her zaman olumlu etki yaratmıyor.
Derse gelen öğrencilerimle de bu konuları konuşuyoruz. Hemen hemen herkese önce kendi değerlerinize baktırın ondan sonra çıkan kan değerlerinize göre vücudunuzda ne eksik neyi tamamlamanız gerekiyor. Ondan sonra alınabilecekler üzerine kafa yorun. Ama maalesef toplumda bir genel olarak bana iyi geldi sende al cümlesiyle hareket eden bir kitle mevcut. Birçok kez uyarmama rağmen yine buna devam ediyoruz. Sebebi de biraz araştırmak istemememiz. Biraz doktora gitmeye üşenmemiz. Ve genel olarak bir işe başlamaya niyetlenen öğrencilerimden duyduğum vaktimiz olmadı hocam cümleleriyle gelinen noktayı sizlere anlatıyorum.
Öncelikle gerçekten meyve ve sebzeyi yeteri kadar yiyor musunuz? Sağlıklı besleniyor musunuz? Bunu kendinize sormanız gerekiyor. Tahıllar kuru baklagiller ve sağlıklı kuruyemişlerden tüketiyor musunuz? Geçtiğimiz günlerden çok sevdiğim doktorlardan bir tanesinin programını izliyorum. Bir küçük kare bitter çikolatada bile vücudumuza almamız gereken magnezyumun yüzde yirmi beşi varmış. Bunu yeni öğrendim. Acı çikolata yani bitterin, bu kadar faydalı olduğunu bilmiyordum. Çok sevindim. Çünkü gerçekten çok severek yerim. Tabi bunun fayda sağlayacak bir miktarı var. Sınırları da aşmamak gerekiyor. Bunun gibi çok güzel bilgiler verdi programında… Çok hoşuma gitti doğrusu. Besinleri tanımak, faydalarını bilmek de en az almak istediğiniz takviyeler kadar önemli hatta daha da fazla önemli.
Bunun yanı sıra hep size söylediğim gibi hayatınıza dansı alın. Dans ederek hem kalp ritminizi düzenleyin, hem fiziksel ve ruhsal sağlığınızı dengeleyin hem de kendinizi daha fazla mutlu edin. Çünkü gün içinde karşılaşılan olumsuzluklar, depresif durumlar bizleri bunaltıp moralimizi bozabilir. Ancak dans gibi bir sanat sizin moralinizi bozmanıza asla izin vermez. Sizi canlı tutar, heyecanlı ve enerjik hissettirir. Kendinize yeni rotalar çizmenizi sağlar.
Kayseri’de bir okul öğretmeni derse girmeden evvel her sabah dans müziği açıp, öğrencileriyle dans ediyormuş. O ilkokul sınıflarının hoplayıp zıpladığını gördüm. O kadar mutlu ve hevesle koşuyorlarmış ki okula inanamazsınız. Öğretmen dansla çocuklara inanılmaz bir sabah motivasyonu sağlamış. Siz de hayatınıza dansı alırsanız emin olun büyün engebeli ve zor görünen yolları daha kolay aşacaksınız.
Sağlıcakla kalın. Haftaya görüşmek üzere…