Kalabalık ve Yalnızlık

Ben doğal bir ortamda yaşamak isterdim. Belki bir dağın tepesinde belki bir ormanın içinde ama kalabalıktan uzak, sessiz bir yerde yaşamak isterdim. İnsanlığın gürültüsü o kadar ağır geliyor ki hepsinden uzakta kendimle kalmak isterdim. Sabah uyandığımda ardı arkası kesilmeyen araba seslerindense kuş cıvıltılarıyla, ağaçların hışırtısıyla uyanmak isterdim. Pencereyi açtığımda betonlaşmış bir dünya görmektense ağaçları, denizleri, dağları görmek isterdim. Kahvemi yapıp, baş köşeye geçip kitabımı okumak isterdim. Belki bir dizi izlerim belki bir film. Ama kendimle kalmak isterdim. Şehrin kalabalığından uzaklaşamasam da en azından evime geldiğimde huzur bulmak isterdim. Yağmurlu havaları çok severim, yağmurun sesini dinleyip asıl hayat buymuş diyebilmek isterdim. Belki tek başına olmak bir yerden sonra sıkabilir ama bir süre sadece kendimle kalmak isterdim. Sadece ben başka hiç kimse yok. Belki çok zor bir şey değildir bu isteklerim ama buradan, oturduğum masadan baktığımda o kadar zor görünüyor ki. Ama inanmak başarmanın yarısıdır. İnanıyorum ve bir gün en azından yaşayamasam bile bir gün öyle bir yerde bulunacağım. Kendimi daha güçlü hissetmek ve bu dünya da benden daha değerli hiçbir şey olmadığını kendime tekrar tekrar hatırlatmak için. Birileri olmadan da bu hayatın yaşanabildiğini önemli olanın kendinle barışık olmak olduğunu unutmamak için. Ve en önemlisi dinlenebilmek için orada bulunup orada uyanacağım. Kendime inanıyorum. Sadece kendime inanıyorum.