Ben yüzebilmeyi sığ kıyılarda öğrendim. Denizin dibindeki uçurumları görünce gerisin geriye dönüverdim. Ben, üzerinden geçiveren ufacık bir dalgayı 'tusunami' zanneden bir kaşık suyum. Benim acılarıma tutundum. Eğer benim acılarım dinerse, bu dünyada dinmeyecek acı yoktur. Her şey kendisi için yitirilecek birisiyken ben, acılarımı dindirmeyi bile göze alamadım ben. " içlerinde umutsuzluk barındıran huzursuz tiplerden bıktım artık. Böylesine parlak görünmesi yıldızların, gökyüzü karanlığının zifirindendir. Her şey yüreğimin üzerinden geçiyorken, yüreğimin altında kalabilmem, ürkekliğimden, korkularımdan... Ben yalnızca ortalama bir aşıktım; ancak, senin parıltılarının yanında çok sıradandım. Ben aşka inanıyorum. Fakat benim inandığım aşk da, senin anladığın aşk değildi. Senin geçmişinde neler yitirdin bilemem. Ama unutma ki onu hiçbir zaman ve hiçbir yerde bulamayacaksın. Hiç bulamamaktan daha acısı var biliyor musun? Her kapıyı birer birer çalacaksın. Her defasında buldum sanacaksın ama asla bulamayacaksın. Aşk dediysem herhangi bir hesabım- planım yoktu benim. O kadar işte. Sen ise hep gizli hesaplar yaptın; planlar kurdun. Yüreğindeki hesaplar 'hayatla' örtüşmedi. Bir türlü anlayamadın. Sen gönül oyunlarını 'aşk' zannettin. Yanıldın." Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın; Okyanus ortasında hep yelkensiz bıraktın"...