Kızımla Dialoglar-3

Dedi ki:

Sizce çağımızın en büyük sorunu nedir?

Dedim ki:    

Aslında tek bir soruna indirgemek doğru değil. Çünkü birçok kavram ancak birlikte anlam kazanır. Bunlar empati, adalet, vicdan, etik değerler, özgürlük, demokrasi, hak, emek, gibi... Ayrıca şunu da bilmeni isterim ki, bunlar çağın ya da zamanın sorunu değil, İNSANLIĞIN SORUNUDUR. Yani iyi ya da kötü zaman yoktur, iyi ya da kötü insan vardır. Neyse fazla uzattım gibi.

Dedi ki:

Bilakis, çok iyi ettiniz. Bu söylemlerinizden en çok EMPATİ kavramı ilgimi çekti. Belki ilk kez duyduğum içindir. Ne dersiniz?

Dedim ki:    

İlk kez duymuş olmana çok şaşırmadım. Çünkü duymuş olanlar dahi empatiden bihaber yaşıyorlar. Kısaca empatinin yitimini gün be gün yaşıyoruz.

Dedi ki:

Peki empati nedir?

Dedim ki:  

Empati, bir kişinin kendisini duygu ve düşüncelerinden soyutlayarak bir başkasının inançlarını, arzularını ve özellikle duygularının farkına varabilme ve anlayabilme yeteneğidir.

Dedi ki:

Tam anlamıyla anlamak istiyorum.

Dedim ki:     

Aslında şu ifaden empatinin tam karşılığıdır. Ama yine de örnekle açıklayayım.

Dedi ki:

Merakla bekliyorum.

Dedim ki:    

Örneğin, bana geldin ve "En yakın arkadaşımla tartıştık. Sanırım artık kimseye kendimi yakın hissedemem" dedin.

Bu durumda ben eğer şöyle bir tepki verirsem seninle empati kurmuş olurum.

"Yaşadığın bu tartışma seni arkadaşlık konusunda hayal kırıklığına uğrattı. Umutsuz hissediyorsun. Gelecekte yalnız kalacağını düşünüyorsun."

Dedi ki:

Ama bana yeni bir şey söylemediniz ki, tekrarıma düşmüş gibi oldunuz.

Dedim ki:     

İyi ya. Öncelikle seni anladığımı hissettin mi?

Dedi ki:

Evet.

Dedim ki:     

İşte bu. Empati, iletişiminin devamlılığıdır. Yargılama, suçlama, aşağılama, alaylama yok. Peki sana mı sorsam, ne var diye?

Dedi ki:

Bunların hiçbiri yoksa aklıma gelen tek şey ONAYLAMA.

Dedim ki: 

Harikasın. Öncelikle onaylayıp, değerli olduğunu hissettirip, karşındakini koşulsuz kabul edeceksin. Ondan sonra sorunun kökenine inip, onu sorun olmaktan çıkaracaksın.

Dedi ki:

Empatik davranmak, çok da anlaşılması zor bir durum değilmiş,

Dedim ki:     

Elbette ama işte her sohbetimizde de değindiğimiz gibi, İNSAN...

Dedi ki:

Neden insan dedikten sonra, kendi duyabileceğiniz kadar mırıldanarak konuştunuz.

Dedim ki:    

Lev Tolstoy'u duydun mu?

Dedi ki:

Evet ama hiçbir eserini okumadım

Dedim ki:   

Lev Tolstoy, dünya edebiyatının önemli isimlerindendir. Birçok şaheserinin yanında, İnsan Ne İle Yaşar adlı kitabında

"Acı duyabiliyorsan, canlısın. Başkalarının acısını duyabiliyorsan, insansın" der.

Dedi ki:

Yani empati kurmak dediğimiz şey bu

Dedim ki:  

Yani doğru iletişim ile toplumsal barışın sağlanması ve kuşaklar arası çatışmaların sonlanması da diyebiliriz

Dedi ki:

Size karşı çok borçlanıyorum ama bu diyalogların bitmesini istemiyorum.

Dedim ki:     

Bir yerde yapışıp kalan bir bilginin hiçbir değeri yoktur. Bilgiyi değerli kılan hareketli olmasıdır. Bak benden sana aktarılınca bir anlam kazanmış oldu. Hatta bilmeye olan açlığın beni daha umutlandırıyor.

Dedi ki:

O halde konuşmaya devam edeceğiz. Doğru mu anladım?

Dedim ki:    

Aslında her ne kadar iletişim sorunu yaşasa da, konuşabilen tek canlı insandır.

Dedi ki:

O halde bir sonraki konuşmamıza kadar hoşça kalın.

Dedim ki:     

Senin varlığın benim hoş kalma sebebimdir.