Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda görüşmeleri devam eden ‘Öğretmenlik Meslek Kanunu’ ile ilgili parti grubu adına söz alan Dr. Şevkin, akademi nedeniyle Eğitim Fakülteleri’nin içinin boşaltılacağını, fakültelerden mezun olan öğretmenlerin sorunları yetmiyormuş gibi bir de akademiden mezun olmak için uğraş vereceklerini kaydetti.
Bakanlık yapısında bulunan ‘Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğü’nün görevleri arasına hizmet içi eğitimin de girdiğini hatırlatan Dr. Şevkin, “Öyleyse böyle bir akademiye neden ihtiyaç duyulmaktadır. Doğrusu, bu izaha muhtaçtır. 22 yılda içinden çıkılmaz hâle getirdiğiniz millî eğitimin devasa sorunları yetmiyormuş gibi, "Meslek Kanunu düzenlemesi" adı altında kendi ülkemizin eğitim kurumlarından mezun olan öğretmenlerin tüm eğitim süreçlerini sıfırlayıp "Sen öğretmen değilsin, seni akademide yeniden eğiteceğiz, ondan sonra sana öğretmenlik unvanı vereceğiz" diyorsunuz. Atamadığınız yüz binlerce öğretmen varken bu akademiden mezun olamadığı gerekçesiyle maalesef atamasını yine gerçekleştirmeyeceksiniz ve bu gerekçenin arkasına sığınacaksınız” diye konuştu.
“BAŞKA BİR ŞEYE Mİ HİZMET ETMEYE ÇALIŞIYORSUNUZ”
Eksiklik varsa mevcut Eğitim Fakülteleri’nde yapılacak düzenlemelerle bu eksikliklerin giderilebileceğini dile getiren Dr. Şevkin,
Bunu gidermek yerine Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES) gibi, akademi gibi yeni yeni icatlar çıkarıyorsunuz. Millî Eğitim Bakanlığı gerçekten bunun üstesinden gelemiyor mu yoksa başka bir şeye mi hizmet etmeye çalışıyor, bunu da burada sorgulamak isterim” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin çağdaş ve modern kimliğe kavuşması ve geleceğe emin adımlarla yürümesinin ancak ve ancak eğitimin tüm paydaşlarıyla gelişmesine bağlı olduğunu ifade eden Dr. Müzeyyen Şevkin, konuşmasında şunları söyledi:
“20 bin köy okulunun kapatıldığı, yüz binlerce öğretmenin atama beklediği bir ülkenin bilimde, sanatta, ekonomide, tarımda, tıpta gelişebilmesinin önü sadece ve sadece eğitimle mümkündür. Her yere üniversite açmakla övünmek yerine nitelikli, çağdaş, parasız, fırsat eşitliğinin olduğu bir eğitim sistemini kurgulamak zorundayız. Aynı öğretmenler odasında buluşan öğretmenlerin sosyal ve ekonomik gerekçeler göstererek "kettle"ı dahi kullanmasına müsaade etmezken, ne yazık ki öğretmenleri bu tasarrufa zorlarken, bir taraftan, baktığımızda, öğretmenleri, "PIKTES öğretmeni", "uzman-sözleşmeli öğretmen", "başöğretmen" diye ayrıştırırken, 21'inci yüzyılda okulların temizliğini dahi gerçekleştiremezken Millî Eğitim Bakanlığının tasarruf tedbirleriyle karşı karşıyayız.
“TASARRUFU SARAYINIZDA YAPIN”
Eğitimden tasarruf olmaz, insan kaynağından tasarruf olmaz. Tasarruf yapacaksanız sarayınızda yapın, sarayınızda. Çocuklarımız, yeterli öğretmen atanamadığı için, yeterli temizlikten ve hijyenden yararlanamadığı için, yeterli güvenlik görevlisi olmadığı için güvenlik sorunuyla karşı karşıya, hastalık sorunuyla karşı karşıya, eğitime erişememe sorunuyla karşı karşıya. ÇEDES Projesi'yle eğitimi yörüngesinden çıkardınız. Türkiye Büyük Millet Meclisinde Millî Eğitim Bakanı yaptığı bir açıklamada "2023 yılı itibariyle 2 bin 709 protokolümüz var." diyor. Kimlerle? Bizim "Cemaat ve tarikat" dediğimiz, sizin de "STK" dediğiniz örgütlerle… Peki, bu tarikatlara ve cemaatlere ne kadar aktarılmış? 5 milyar 895 milyon 926 bin lira para aktarılmış. Bunlara tasarrufa gidilmiyor, Millî Eğitim Bakanlığına paralel bir yapı oluşturuluyor maalesef ve 2025 yılında bu kalemden 7 milyar 800 milyon 636 bin lira daha para aktarılması düşünülüyor. Öğretmenler odasındaki ısıtıcıdan tasarruf edenler iş cemaatlere gelince herhangi bir tasarrufa gitmiyorlar ne yazık ki.
“BU OYUNU MÜLAKATLARDA GÖRDÜK”
Akademiye sınavla öğretmen alımı yapılacak. Biz mülakatlarda da gördük bu oyunu arkadaşlar, maalesef eşitlik ilkesini ortadan kaldıran bir yapıyı yeniden burada gündeme getiriyorsunuz. Bunun yerine eğitim fakültelerinin içeriğini değiştirerek buradaki ders müfredatlarını ve öğretmenleri daha iyi yetiştirmeye yönelik önlemler almamız gerekirken maalesef oradan mezun olan öğretmenlere "Siz yetersizsiniz." diyorsunuz. Farkında mısınız? Başöğretmen Atatürk ne demiş? "Öğretmenler yeni nesil sizin eserinizdir." diyor. Bunun arkasında durmamız gerekiyor.
“EĞİTİM EMEKÇİLERİNİN GÖRÜŞLERİNE BAŞVURULMADI”
Bu kanun yapılırken eğitim emekçilerinin hiçbir talebinin dikkate alınmadığını ve kanunun hiçbir soruna çözüm getirmediğini buradan vurgulamamız gerekiyor. Eğitim emekçilerinin çalışma ve yaşam koşullarını tek taraflı düzenleyen, haklarını ve taleplerini içermeyen meslek kanununu gösteriyor ki millî eğitim birliğini maalesef ihlal etmeye devam ediyorsunuz. Eğitim sendikalarının hâlen görevde olan ve atama bekleyen 1 milyonu aşkın öğretmenin taleplerini yok sayan Öğretmenlik Meslek Kanunu'na karşı demokratik tepkilerini gösteren sendikacılara kolluk güçlerini gönderenler ne yazık ki öğretmenlerini gözaltına alıyor. 1 milyonu aşkın öğretmeni ve öğretmen olarak atanmayı bekleyen yüz binlerce öğretmeni yakından ilgilendiren Öğretmenlik Meslek Kanunu'na karşı eleştiri, haklı itirazlara tahammülsüzlük iktidarın ve MEB'in zihniyetini açıkça ortaya koyuyor.
Yeni nesiller ne yazık ki uyuşturucu tuzağında, ne yazık ki eğitimde geri sıralardayız, üçüncü dünya ülkelerini aratan noktadayız. Daha nerede müdahale edeceksiniz? Bırakın paralel yapılar kurmayı millî eğitimi rayına oturtun; laik, demokratik, çağdaş eğitimi başat hâle getirin.”