Nesilden Nesile…

Her birimiz farklı sosyokültürel ve ekonomik çevrelerde yaşıyoruz. Ailelerimiz farklı, bütçelerimiz farklı yaptığımız işler benzer olsa da, birçok alanda sınıfta durakta okulda maçta kafelerde bir araya gelsek de, arkadaş olsak da, aile yapılarımız farklı. Evlerde yaşanan senaryolarımız farklı. Akşamları ailemle yürüyüş yaparken annem apartmanlarda yanan dairelerin ışıklarına bak, her ışık başka bir hikâye derdi hep. Büyüyünce anlıyorsun ne demek istediğini… Eskiden bu hikâyelerden haberimiz olmazdı.  En yakınlarımız dahi olsa herkese belirli bir mesafede ve saygı da olurduk her zaman. Şimdi düşünüyorum da, sosyal medya sayesinde insanlarda o mesafe o naiflik o saygı kalmamış. Neden kalmamış diyorum. Çünkü çamaşır dolaplarımızın içine kadar, giyinme odalarımızdan, yatak odalarımıza, aldıklarımıza, verdiklerimize, yaptıklarımıza kadar herkesin her şey den haberi var. Alışveriş zevklerimizden tutun, mutfakta pişen yemeklere kadar, herkesin her şeyden haberi var. Siz diyorsunuz ya hani işte bakın bunu aldım bu bana ait diye. İşte onu cep telefonlarınızdan çekip herkese gösterdikten sonra o sadece size ait olmuyor artık. Onunla ilgili tonla eleştiri, tenkit, yorum ve daha birçok kuru laf kalabalığı da sizi oluyor. Herkesin her şeyinizi görmesi bilmesi duyması ne kadar sağlıklı bir durum sizce? Bence hiç sağlıklı bir durum değil.

Bugün gelir seviyesi asgari ücret ve neredeyse altında olan ve çocuk okutan bir sürü insan var. O insanların çocukları da bu sosyal medya sayesinde ütopik hayatlar görüyorlar. Birçoğu da gerçek olmayan sadece özendirme amaçlı olan hayatlar. Sadece reklama, almaya satmaya özendirmek ve belki de bilmediğiniz başka hayatlara onları sokmaya çabalayan sektörlerin yarattığı hayatlar bunlar. Sizler anne baba olarak bunun farkına varamayabilirsiniz. Bilinçli insanlar belki birkaç saniye bakıp geçer ancak çocuk yaştaki ergenler? Tabii ki bilinçsizce bir tüketim ve peşinden koşma akımı var her çıkan yeni şeyin. Biz büyükler bunların farkındayız.  Görsek de hayatımıza her zamanki gibi devam ediyoruz. Ancak onlar için bunların önlemini almamız gerekiyor. Dışarıda yaşanan gerçek bir dünya var. Onlara bunu göstermemiz gerekiyor. Kitapları, filmleri, tiyatroları, sanatı, sporu daha çok sevdirmemiz gerekiyor. Çünkü işler maalesef günümüzde çığırından çıkmış durumda. İnsanlar çalışmadan oturarak bir şeyler elde etmenin peşinde sürüklenip hayatlarını heba ediyorlar. Kısa vadede elde edilenler yine kısa vadede kaybolup gitmeye mahkûm aslında. Bugün değilse de yarın.

Lütfen insanlarla etkileşimleriniz arttırın. Telefonları gün içinde bir süre kenara bırakıp, tiyatroya gidin, dansa gelin, kitap okuyun, arkadaşlarınızla buluşup doğa yürüyüşleri yapın, daha çok tarihsel olayları araştırın, belgeseller izleyin. Bakın bakalım sizden önceki insanlar bugünlere gelene kadar hangi yollardan geçmiş.

Aslında yapılacak tonla şey var. Sosyal medya hayatlarımızı bu kadar ele geçirmemişken bizler daha mutlu çocuklardık biliyorum. Annem benden daha mutlu her konuda benden daha bilgili ve sağlıklı bende kendi çocuğumdan daha sağlıklı ve bilgili olacağım o da kendi çocuğundan… Ve bu kısır döngü böyle gidecek biliyorum. Buna dur demek, hayatlarınızı güzelleştirmek sizlerin elinde unutmayın. Kafanızı kaldırın birazda doğaya ve sanata bakın…

Sağlıcakla kalın. Haftaya görüşmek üzere…