Ölüm satılamaz/satın alınamaz,
Biriktirilemez/tasarruf yapılamaz,
Borç alınamaz/ borç verilemez,
Devredilemez/devralınamaz;
Her insanın sadece bir yaşamı, bir tek ölümü vardır... İnsan ikinci kez doğamayacağı gibi;
İkinci kez de ölemez…
Arkadaşım, kardeşim, yazar, şair, Kadirlili âşık Ahmet Dokuzoğlu’nun değerli eşi, hayat arkadaşı geçtiğimiz günlerde hakkın rahmetine kavuştu...
Ruhu şad, mekânı cennet olsun, Allah rahmet eylesin...
...
“ÖLÜM KİTABI” isimli çalışmamda ölüm hakkında düşüncelerimi yazmıştım...
Bu konuda düşüncelerimi anlattığımı düşündüğün denemelerimde Ölüm konusunda şunları yazmıştım;
Ölüm konusunu sözlük şöyle açıklıyor;
1-bir insan, bir hayvan, ya da bitkide yaşamın tam ve kesin olarak sona ermesi…
2-ölme biçimi…
Yaşam sahnesine çıkacak her canlı bir gün kesin ölecektir…
Yaşamak aslında ölümü beklemektir…
200 milyon tür olduğu kabul edilen canlıdan öleceğinin bilincinde olan tek varlık insandır…
O da kendine şu soruyu sorar;
Ölüm nereden, kimden, nasıl, neden, nerede, ne şekilde gelecek?
İnsan uygarlık adına ortaya koyduğu her şeyle aslında ölümü yok etmek, etkisizleştirmek, ondan kurtulmak, hatta evrenden silmek ister ama bunu başaramaz…
Öyle yakınımızda, öyle içimizde, öyle peşimizdedir ki ölüm;
Uykumuzdan bir daha uyanamayabiliriz, uyandığımızda bir daha uyumayabiliriz…
Aldığımız nefesi vermeyebiliriz, verdiğimiz nefesi de bir daha almayabiliriz…
Sonuç olarak; ölümün tek belirleyici olduğu bu serüvende, daha güçlü, savaşçı, üretken, hırslı, çalışkan, adaletli, bağışlayıcı, hoşgörülü, erdemli ve de örnek insan olmalıyız…
İçimizdeki binlerce yıllık hafızasıyla bizi sürekli yöneten, bir tür üstün akıl olan ÜSTÜN İNSAN’ nın bazı üstün özelliklerine daha hızlı, kararlı, koşmamız, ulaşmamız, almamız yaşamımıza uygulayarak örnek insan olmalıyız…
Yaklaşık 5 bin denememin arasından seçtiğim, ölümsüz olduğuna inandığım düşüncelerimi sizlere sunuyorum…
...
Yaşam isimli serüvenin direksiyonunda her zaman ölüm isimli kaptan oturur…
…
Ölüm götürdüğü insanla(canlılarla) birlikte mezara girip gider; ne kendisi tekrar gelir; ne de götürdüklerini geri getirebilir...
...
Bazı kişilerin yaşadıkları öldüklerinde fark edilir; bazıları ise doğmadan önce ve doğarken ve ömrünün sonuna kadar evreni aydınlatan işaret feneri olur...
...
Ölümün ulusu, ülkesi, dili, dini, ırkı, rengi, cinsi, yoktur; o canlılarla birlikte sonsuzluktan gelip; sonsuzluğa birlikte gider...
...
Yetenek ölmek değil; yaşarken içindeki cevherleri ortaya çıkarmak ve tüm insanlığa sunabilmektir...
...
Hayat sonucu yüzde yüz ölümle biten çok az mutluluk kırıntıları serpiştirilmiş acıklı bir serüvendir...
...
Ölüm bazen başka gezegenlerdeymişçesine uzak görünse de;
Bazen de şah damarımızdan yakındır;
Aslında yaşam dediğimiz şey nefesle ölüm arasındaki savaştır...
Yaşam neredeyse, ölüm de her zaman oradadır...
...
Çok değerli kardeşim, dostum, Ahmet Dokuzoğlu’na canı gönülden baş sağlığı diliyorum,
Allah başka acı göstermesin...
Sevdikleriyle sağlıklı huzurlu, mutlu, uzun bir ömür diliyorum...
Çok değerli eşi hanımefendiye Allahtan rahmet diliyorum, mekânı cennet ruhu şad olsun...
Sözün bittiği ve anlamını yitirdiği yerdir... Topraklar incitmesin değerli ablayı huzur içinde uyusun...
ABDULKADİR KAÇAR (Ölüm isimli kitabımdan)