Son zamanlarda etrafımızda o kadar çok ‘ mutsuzum, yorgunum ve kolumu kaldıracak halim yok’ diyen insan var ki; inanın artık sayısını ben bile unuttum. Film önerdiğim, evde pratik yapmalarını istediğim yılın enerji dolu öğrencileri bile hocam erkenden vurup kafayı yatmak istiyoruz. Kolumuzu kaldıracak hal bulamıyoruz bazen diyorlar. Bu durum çok çalışmaktan ya da başka bedensel işlerden kaynaklanmıyor işin garip tarafı… Kolunu normalde kaldırmayan ve az kaldıran insanları sabahtan akşama kadar sırtında taş taşımışçasına yoran bir sonbahar mevsimiyle karşı karşıya kaldık. Kendimiz için bir şeyler yapmak istiyoruz, olmuyor. Sevdiklerimizi görmek istiyoruz programlar yapıyoruz bozuluyor. En basitinden akşam planladığımız bir filmi keyifle izleyelim diyoruz. Akşam oluyor pilimiz bitiyor. Bu şikâyetleri o kadar çok duymaya başladım ki inanamazsınız. Şunu anladım ki bizlere itici bir güç lazım. Bende kendi deneyimlerimden yola çıkarak öğrencilerim ve sevdiğim dostlarım için minik bir motivasyon reçetesi oluşturdum. Bu şikâyetlerden ya da benzer durumlardan mustarip çok insan var şu sıra bunun farkındayım. O yüzden köşemde de bunları paylaşmak istiyorum.
Öncelikle bir amaç belirleyip zorda olsa o doğrultuda kendimizi disipline etmemiz lazım. Unutmayın hayata dair bir amacınızın olması sizi motive eder. O doğrultuda sırasıyla ne yapabilirim sorusunu kendimize sormalıyız. Yeni bir müzik aletimi öğrenmek istiyoruz. Dans mı etmek istiyoruz yoksa farklı hobileri mi hayatımıza almak istiyoruz bunu düşünmeliyiz. Bir diğer yapmamız gereken şey o motivasyon maddesi gerçekleşmişçesine hayal kurmak. Hayalleriniz sizin en büyük motivasyon kaynağınız ve başarıya giden yolda en büyük dostunuz. Bunu asla unutmayın. Ara ara gözünüzü kapatın ve kendinizi görmek istediğiniz yerde görün, hayal edin. Hayatta herkesi motive eden bir kaynak vardır. Sizinki hangisi bunu düşünün? Sizi mutlu eden şey ne? Bir arkadaşımla yemek yemek için sözleştiğimizde onu baya bir süre beklediğimi hatırlıyorum. O kadar acıkmıştım ki artık midem guruldama sesleriyle dolmuştu. Sonra birden restoranın yanında bir kitapçı görüp o gelene kadar içeri girdim. İnanın midem artık yankı yaparken ben kitapların arasında vaktin nasıl geçtiğini unutuvermişim. Demek ki kitaplar beni çok güzel bir şekilde motive etti. Düşünün midem artık alarm verirken dahi baya bir süre o kitaplara bakakaldım ve durabildim. Mutlaka sizlerin de böyle tutkuyla sevdiğiniz sizi motive eden şeyler vardır hayatta… Bunlara odaklanın.
Hayatta bazen harekete geçmek için hep aynı motivasyona ve heyecana da sahip olamayabiliriz. O anda siz kendiniz itici güç olun ve hadi deyin kendinize ve o işe başlayın. Başladıktan sonra gerisinin çorap söküğü gibi geldiğini görecek ve mutlu olacaksınız. Unutmayın bir işe başlamak o işi bitirmenin yarısıdır. Hep öğrencilerime de söylediğim gibi pozitif enerjinizi asla kaybetmeyin. Bazen istemediğiniz anlarla içinden çıkılmaz durumlarla ya da dağ gibi olmuş işlerle karşı karşıya kalabilirsiniz. Bu sizi yıldırmasın. Bunların hepsinin geçici olduğuna inanın ve işlerinizi önem sırasına sokup bir an evvel yola koyulun. Dağ gibi görünen şeylerin bir sonbahar rüzgârı gibi gelip geçtiğini göreceksiniz.
Sağlıcakla kalın. Haftaya görüşmek üzere…