Yorgunum ve uykusuzum.
Ne diyeceğimin,
Ne yazacağımın belirsizliğiyle,
Başbaşa oturuyorum.
Kolayca dökülebilirdi oysaki kelimeler,
Başka zamanlarda dilimden biliyorum.
Gidip görmekle,
Okuyup dinlemekle bir nebze,
Tüylerim diken diken o anları yaşıyorum.
Çetin koşulların olduğu,
Yok adına birçok şeyin karşılık bulduğu,
İmkansızlıkların arasından zafer çıkarmak
Zordur anlıyorum.
Kimisinde kundura çarık ayakta
Kimisi çıplak ayakla…
Bir kısmı; ülke gelişsin diye
Avrupa’ya gitmişti.
İlan edilince seferberlik,
Onlar eğitimdeydiler.
Duyar duymaz iki etmeden,
Şubede, sıra kapma yarışına girdiler.
En büyük dertleri memleketti.
Eğitim eksikliği ilerde giderde,
Memleket için bu düşünülemezdi.
Cemal İbrahim’de,
Koşa koşa geceden geldi.
İlk sırayı kimseye vermedi…
Kiminin saçına anaları kına sürüp,
Vatana kurban olsunlar diye,
Öyle kınalı kuzu gibi gönderdi.
Kimi Hasan, kimi Ali
Memleket sevdalısı bir Veli.
Geride kalanlara özlem duydular.
Kaygılandılar…
Ya giderse memleket,
Neler olur neler!
Nasıl biter bu eziyet…
Kerpiç evlerinden ve köylerinden,
Başka dünyaları olmasa da,
Vatan dünyaları,
Dünyayı vatan bildiler.
Ta yürekten yani en derinden,
Göz kırpmadan vatan dediler.
Hatice analar, Nezahat Onbaşılar,
Zeynep Mido ve nice kadınlar…
Köylü analarımız cepheye koştular.
Kimi malzeme taşıdı,
Kimi cephede çarpıştı.
Seyit Onbaşı, Ali Çavuş,
Yüzbaşı Mehmet Tevfik,
Ve daha nice kahramanlar…
Mustafa Kemal’le destan yazdılar.
Kendilerini feda bildiler
Dönmeyi asla düşünmediler…
Sonsuz minnetle sevgiler…