Evimin önünden sadece 132 numaralı otobüs geçiyor, bu yüzden ona biniyorum. Kalabalık oluyor ve bazen kalabalıktan dolayı binemiyoruz. Bugün şansım yaver gitti ve binebildim. İnsanlar resmen iç içeydi. Otobüste klima çalışıyordu fakat yine de kalabalıktan dolayı etki etmiyordu. Pencereyi açmaya çalışan yolculara sürekli tepki geliyordu. Otobüs seferlerinin arttırılması için şoföre şikâyette bulunuyorlardı. Haklılardı, saatte bir sefer kalkması yığılmaya sebep oluyor. Bir yandan da bu otobüs fiyatlarının artması sinirleri daha çok arttırdı. “En pahalı ulaşım bizdeyken sefer sayısı neden bu kadar az” diye söylenen yolcuların sesleri kulaklığım olmasına rağmen duyuluyordu. Ortamda hep gergin bir ruh hali etkili. Tabi bunların haricinde kimi müzik dinliyor, kimi uyuyor, kimi ders çalışıyor, kimi ise sadece yolu izliyor. Ben hep müzik dinleyen tarafta olurum. Yanında arkadaşı olup sohbet edenler de vardı, mutlu gözüküyordu. Telefonla konuşmaya çalışanlar sürekli ortamın sesinden yüzünü buruşturuyorlardı. Üzgün kişilerde vardı aralarında, yorgun kişiler, sıkılmış kişiler… Her duygunun karşılığı vardı sanki. Ayakta duran yaşlılara yer veren gençlerimiz vardı. Ve vermedikleri için laf işitenlerde. Hastanelere geldikçe kalabalık yavaş yavaş boşalmaya başladı. Artık oturabiliyordum ve ortalık sessizleşmişti. Uzun süren yolculuk sonunda indim. Otobüste insanları gözlemlemek fazlasıyla yararlı oldu. İnsanların hepsinin birbirinden farklı olduğunu toplu taşımanın bizi bir araya getirip daha gergin bir ortam yarattığının farkına vardım. Her gün bu yolculuğu çekmek bana normal geliyordu fakat bu sefer farklı bir yolculuk yaşadım. Otobüse binmeyi seviyorum, tabi sadece binebildiğim ve sakin olduğu zamanlarda.