2024 yılı itibarıyla kadınların Türkiye nüfusundaki oranı yüzde 49,98 olarak belirlenirken, erkek nüfusun oranı ise yüzde 50,02 oldu. Ancak bu nüfus dengesine rağmen, kadınların daha uzun yaşam süreleri ve sosyal yaşamdaki yerleri hakkında dikkat çeken farklılıklar ortaya çıkmaktadır. İşte Türkiye’deki kadınlara dair önemli istatistiksel veriler:

KADINLARIN HAYAT SÜRESİ VE SAĞLIK DURUMU

Türkiye'de, kadınların doğuşta beklenen yaşam süresi 80 yıl iken, erkeklerde bu süre 74,7 yıl olarak hesaplandı. Kadınların erkeklerden daha uzun yaşam süresi, özellikle 60 yaş ve üzeri nüfus grubunda daha belirgin bir şekilde kendini gösteriyor. Örneğin, 60-74 yaş grubunda kadınlar yüzde 52 oranında erkeklerden daha fazla yer alırken, 90 yaş ve üzeri yaş grubunda bu oran yüzde 69,1’e çıkıyor. Bu durum, kadınların daha uzun yaşamasının yanı sıra, yaşlılık dönemi sağlık sorunlarının da daha fazla yaşandığını gösteriyor.

Sağlıklı yaşam süresi açısından ise, erkeklerin doğuşta sağlıklı yaşam süresi kadınlardan 2,7 yıl daha uzun. Türkiye genelinde sıfır yaşındaki bir birey için sağlıklı yaşam süresi 57,6 yıl olarak belirlenmişken, kadınlar için bu süre 56,3 yıl, erkekler için ise 59 yıl olarak hesaplandı.

Yetki Belgesi Olmayan Araç İlanı Veremeyecek Yetki Belgesi Olmayan Araç İlanı Veremeyecek

EĞİTİMDE KADINLAR VE ERKEKLER ARASINDAKİ FARKLAR

Eğitimdeki gelişmelere rağmen, kadınlar ile erkekler arasındaki eğitim farkı hala belirgin. 2023 yılı itibarıyla, 25 yaş ve üzeri nüfusun ortalama eğitim süresi Türkiye genelinde 9,3 yıl olarak belirlenmişken, kadınlarda bu süre 8,6 yıl, erkeklerde ise 10,1 yıl oldu.

Yükseköğretim mezunu kadınların oranı 2023’te yüzde 22,7’ye yükselmişken, erkeklerde bu oran yüzde 26,2 oldu. Kadınların yükseköğretim düzeyine ulaşma oranı arttıysa da, erkeklerin eğitimdeki üstünlüğü devam etmektedir. Ayrıca, ebeveynlerin eğitim seviyesi de bireylerin eğitim düzeyini etkileyen bir faktör olarak ortaya çıkmaktadır. 2023 yılında annesi yükseköğretim mezunu olan kadınların yüzde 84,6’sı da yükseköğretim mezunu olarak eğitim seviyesini yükseltmiş oldu.

KADINLARIN İŞGÜCÜNE KATILIMI VE İSTİHDAM DURUMU

Kadınların işgücüne katılma oranı 2023’te yüzde 35,8 olarak belirlendi. Bu oran erkeklerde ise yüzde 71,2 oldu. Kadınların iş gücüne katılım oranı, erkeklere göre çok daha düşük seviyelerde kalmaya devam ediyor. Ancak eğitim düzeyinin artmasıyla bu oran da yükseliyor. Örneğin, yükseköğretim mezunu kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 68,9'a ulaştı. Kadınların iş gücüne katılımındaki bu artış, eğitimdeki ilerlemelerle doğrudan bağlantılı olarak daha fazla fırsat sunduğunu gösteriyor.

İşgücüne katılım oranındaki cinsiyet farkı, kadınların genellikle ev işlerine ve çocuk bakımına daha fazla zaman ayırmasıyla açıklanabilir. 2023 yılı itibarıyla kadınların istihdam oranı ise yüzde 31,3 olarak tespit edildi. İstihdamdaki bu düşük oran, kadınların ailevi sorumlulukları nedeniyle iş gücüne katılımını sınırlayan bir faktör olmayı sürdürüyor. Ayrıca, iş gücüne katılımda coğrafi farklılıklar da gözlemleniyor. Kadınların en yüksek istihdam oranı yüzde 38,9 ile Antalya, Isparta, Burdur bölgesinde iken, en düşük oran yüzde 19,8 ile Mardin, Batman, Şırnak, Siirt bölgelerinde görülüyor.

KADINLARIN ÜCRET FARKLILIKLARI

Kadın ve erkekler arasındaki ücret farkı da önemli bir sorun olmaya devam ediyor. Yıllık ortalama brüt kazançla hesaplanan göstergede, erkeklerin kazancına göre en yüksek fark yüzde 20,0 ile lise mezunlarında görülürken, en düşük fark yüzde 13,2 ile ilkokul ve altı mezunlarında gerçekleşti. Yükseköğretim mezunu kadınlar arasında ise bu fark yüzde 17,4 olarak tespit edilmiştir. Ücret farklarının, kadınların işgücü piyasasında daha düşük ücretlerle çalışmaya zorlanmasının bir sonucu olarak ortaya çıktığı söylenebilir.

KADINLARIN TEMSİLİ VE LİDERLİK ROLLERİ

Kadınların toplumsal ve siyasi temsili de arttı. Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki kadın milletvekili oranı 2007 yılında yüzde 9,1 iken, 2024 yılı itibarıyla yüzde 19,9’a yükseldi. Bu oran, kadınların siyasi alanda daha fazla yer aldığını ancak hala erkeklerin çoğunlukta olduğunu gösteriyor. Ayrıca, kadın büyükelçi oranı 2011 yılındaki yüzde 11,9’dan 2024 yılı itibarıyla yüzde 26,9’a çıktı. Borsa İstanbul’da işlem gören en büyük 50 şirketin yönetim kurullarındaki kadın üye oranı ise yüzde 19,4 olarak kaydedildi. Bu veriler, kadınların liderlik pozisyonlarında daha fazla yer almasına yönelik önemli bir ilerleme olduğunu ancak daha fazla kadının karar alma mekanizmalarına dahil edilmesi gerektiğini gösteriyor.

KADINLARIN YAŞAM MEMNUNİYETİ VE GÜVENLİK SORUNLARI

Kadınların güvenliği konusunda kaygılar ise oldukça yüksek. 2024 yılı itibarıyla kadınların yüzde 35,9’u, gece yalnız yürürken kendilerini güvensiz hissediyor. Bu oran erkeklerde ise yüzde 15,2’de kalıyor. Kadınların kendilerini güvensiz hissettikleri alanlar arasında sokaklar, evde yalnız kalmak gibi günlük yaşamda karşılaşılan durumlar yer alıyor. Evde yalnızken kendilerini güvensiz hisseden kadınların oranı ise yüzde 8,4, erkeklerin ise yüzde 3,1 olarak belirlendi. Kadınların toplumda daha fazla güvende olabilmesi için sosyal politikaların güçlendirilmesi gerektiği açıktır.

SOSYAL VE EKONOMİK ZORLUKLAR

Kadınların yoksulluk ve sosyal dışlanma riski altında olma oranı da erkeklerden daha yüksek. 2024 yılında toplam nüfusun yüzde 29,3’ü yoksulluk riski altında iken, kadınlarda bu oran yüzde 31,5’e yükseldi. Aynı dönemde, 18-64 yaş grubunda yoksulluk riski altındaki kadın oranı ise yüzde 29,5 oldu. Bu durum, kadınların ekonomik bağımsızlıklarını kazanabilmeleri için daha fazla fırsata ihtiyaç duyduğunu gösteriyor. Kadınların daha fazla istihdam ve gelir sağlama fırsatı bulabilmesi için cinsiyet eşitliğini destekleyen ekonomik politikalar uygulanmalıdır.

Muhabir: ADİL DURMAZ