Şehit Ömer Faydalı Caddesi üzerinde bulunan 5 katlı binanın çökmesi sonucu 3. katta yaşayan Tuna ailesi, 17 Ağustos Marmara Depremi’nde enkaz altında kalmıştı. Aile kendi çabalarıyla enkazdan kurtulmuştu. O anları anlatan Engin Tuna, 03.02’de çok şiddetli bir sarsıntı yaşandığını söyledi. Sarsıntıda binanın yıkıldığını söyleyen Tuna, o sırada ağabey diye seslenen kardeşini ilk olarak evin içinden çıkardığını ifade ederek, “Bizim bina 5 katlı bir binaydı, yandaki bina komple çökünce bizim bina yan yattı. O binanın yan yatmasıyla kardeşimi aşağıya attım. Rahmetli babamın, ‘oğlum Engin beni kurtar’ sesini duydum. O güçle çekyatı kaldırdım babamı çıkardım. Çıkarttıktan sonra gün ağırdı. Hava da sıcaktı. Baktım annemin feryadını duydum. Annem de salonda oturuyordu. Vitrin annemin üzerine devrilince binanın üstündeki beton çökünce üçgen şekilde arasında kalmış, bayılmış. Bayıldıktan sonra kendine gelince oradan ben feryadını duydum. Babam dedi oğlum ne yapalım. Baba dedim sen panik yapma annemi biz kurtaracağız. Orada iman gücüyle betonu ayağımızı kriko gibi kullanarak kaldırdık ve annemizi oradan çektik. Annemi çekince acil bir şekilde annemi hastaneye götürdük. Hayal meyal hatırlıyorum. Büyük ihtimal helikopterle gitti. Depremdeki insanların feryatları halen kulağımda. Annem depremde 4-5 saat sonra kurtardık” dedi.
Tuna, kendi oturdukları binada 2, yan binada ise 25 kişinin hayatını kaybettiğini söyledi.
Enkaz altından çıkarılan Hayriye Tuna ise yaşadıklarını anlatmakta güçlük çekti.
Kızı Şükran Tuna ise eşi ile depremde bir akrabalarında misafirlikte olduklarını söyledi. Deprem sonrası dışarı çıkarak açık alanlara geçtiklerini dile getiren Tuna, ilk başta bina yıkımlarının olacağını tahmin etmediğini söyledi. Daha sonra anne, babası ve kardeşlerini merak ettiğini ve bu bölgeye geçtiklerini kaydeden Tuna, ailesinin oturduğu binanın çöktüğünü gördüğünde büyük bir şok yaşadığını söyleyerek şöyle konuştu:
"Uzaktan baktım bina yok. Kendi kendime, ‘annemlerin ev nereye gitmiş?’ dedim. Eşim de yanımda. Deliler gibi koşuyorum. Kendimi bilmiyorum o anda şoka girmişim. Eşimin anlattıkları bunlar. Binanın önüne geldiğimde bizim bina, Ferah Apartmanı, beyaz köşk apartmanı, hepsi birbirinin üzerine düşmüş. Şaşkınlıkla orada ben anne, baba diye bağırmaya başladım. O an ne yaşadığımı bilmiyorum. Eşimin anlattıkları, ‘çok bağırıyordun. Şoka girmiştin. Sana 2 tokat attım’ dedi. Ondan sonra bir el arkamdan dokundu. Karşı apartmandan bir komşu. Amca bana, ‘Kızım bağırma, ağlama, annenler çıktı arka parktalar’ dedi bana. Parka gittim, insanları gördüm. Herkes bir yerde yatıyordu. Annem göçük altından çıkmış. Üzerini örtmüşler. Kardeşim üzerinde mont yaz gününde. Ne bulduysa giymişler. Babam ayakları yaralı. Onları orada gördüğümde o kadar çok sevindim ki. Baba kızım dedi, evde olsaydın belki seni kaybedecektim çünkü bina tamamen gitmiş benim odam tamamen çökmüştü. Orada ambulanslar, siren sesleri, helikopterler. İnsanları bağırmaları, feryatları. Bu anlatılmaz."