Çukurova Metropol Gazetesi muhabiri Beril Ant ile yaptığı görüşmede, Türk Sanat Müziği’nin eski ve yeni yüzünü, koristlikten solistliğe, müzik eğitmenliğinden dernek yöneticiliğine kadar pek çok farklı görevde bulunan ve hem sahnede hem de müzik eğitimi alanında önemli bir iz bırakan İnak, Türk Sanat Müziği’nin geleceğine olan katkılarını bugün de sürdürdüğünü dile getirdi.
1974’te Adana Musiki Derneği’ne İlk Adım
Bekir İnak’ın müzikle tanışması, 1974 yılında Adana’daki tek dernek olan Adana Musiki Derneği’ne katılmasıyla başlar. O yıllarda dernek, Türk Sanat Müziği’ni yaşatmaya çalışan nadir topluluklardan biriydi. Adana Musiki Derneği’nin sınavına girerek korist olarak derneğe katılan İnak, başlangıçta çok da belirgin bir hedefi olmadan müziğe adım attı. "Korist olarak başladım, zamanla kendimi geliştirdim ve solist oldum. Dernek içinde hem şarkı söyledim hem de müzik teorisi dersleri vermeye başladım" diyor. Bu yıllarda, Türk Sanat Müziği’ne olan ilgisi ve sevgisi her geçen yıl arttı. Adana Musiki Derneği’ndeki ilk yılları, müzikle tanışmasının en değerli zamanları olarak hatırlanıyor.
1980’ler ve Unutulmaz İsimlerle Aynı Sahne
1980’lerin başında, Bekir İnak profesyonel sahneye adım atarak, Adana’nın çeşitli gazinolarında şarkılar söyledi. O dönemde Adana’daki müzik dünyası çok canlıydı ve İnak, dönemin önemli sanatçılarıyla aynı sahneyi paylaşma fırsatı buldu. "Müzeyyen Senar, Huysuz Virjin, Ayşe Tunalı, Perihan Sözen, Çetin Alp gibi sanatçılarla aynı sahnede yer almak benim için büyük bir deneyimdi. O yıllar, müziğimi daha da geliştirdi" diye anlatıyor o dönemlerini. Ancak profesyonel sahne hayatı, aynı zamanda zorlukları da beraberinde getirdi. Devlet Su İşleri’nde çalışırken, gece geç saatlere kadar sahneye çıkmanın zorlukları baş gösterdi. Bu sebeple, sahne işlerini bir süreliğine bırakmak zorunda kaldı. Ancak müzikle bağını koparmayan İnak, derneğe ve Türk Sanat Müziği’ne olan tutkusunu hiç kaybetmedi.
Derneklerde ve Çocuk Korolarında Yeni Ufuklar
Bekir İnak, sadece bir sahne sanatçısı olarak değil, aynı zamanda müzik eğitmeni olarak da yıllar içinde büyük bir iz bıraktı. 1989 yılında, Türkiye’de ilk kez bir amatör çocuk korosu kurarak önemli bir adım attı. Bu adım, sadece Adana’da değil, Türkiye genelinde çocukların Türk Sanat Müziği’ne olan ilgisini artıran bir dönüm noktası oldu. İnak, kızı Ayşe’nin de küçük yaşlardan itibaren dernekte müzikle tanışmasını sağladı. Ayşe Ekiz, 4-5 yaşlarındayken dernekteki konserlere katılmaya başlamış ve zamanla müziğe olan ilgisi büyük bir tutkuya dönüşmüştü.
Bekir İnak, kızı Ayşe’nin ilk sahne deneyimini de unutmaz: "Ayşe, ilkokul 4. sınıfta ilk solo şarkısını söylediğinde inanılmaz bir heyecan yaşadım. O kadar alkış aldı ki, ben de ona hayran kaldım. Bu, bizim için tarihi bir andı. Dernekler içinde istek şarkıları söyleyen ilk kişi oldu." Bu olay, Adana’daki derneklerde bir yeniliği başlatmış oldu. Ayşe’nin şarkı söylediği an, diğer çocukların ve ailelerin de müziğe olan ilgisini artırmıştı. Ayşe Ekiz, çok geçmeden, Türk Sanat Müziği’nin geleceği olan genç bir yetenek olarak derneklerdeki yerini sağlamlaştırdı.
Ayşe’nin bu başarıları, bir dönüm noktasıydı ve Bekir İnak, bu gelişmeye kayıtsız kalmadı. 1989 yılında, çocuk korosunun başına getirilen İnak, aynı zamanda bu süreçte kızının da eğitmeni oldu. Ayşe, küçük yaşlardan itibaren dernekte şarkı söyleyerek ve müziği öğrenerek büyüdü. 1989’da kurduğu çocuk korosu ve sonrasında kurduğu gençlik koroları, Türk Sanat Müziği’ne olan ilgiyi daha da artırdı. Kızı Ayşe’nin müzik kariyerine katkı sağlamak, ona çok özel bir duygu yaşatıyordu.
1990’lar ve Birçok Ekip Arkadaşıyla Sahne Deneyimi
Bekir İnak’ın müzik kariyerindeki bir başka önemli dönem, 1990-93 yıllarında Ankara Televizyonu’nda verdiği amatör konserlerdir. Bu dönemde, Bekir İnak ve 50-60 kişilik bir ekip, büyük bir heyecanla konserler vermek için otobüslerle ve trenlerle seyahat etti. "O dönemde müzikle ilgilenen çok sayıda amatör sanatçı bir araya gelir, otobüslerle, trenlerle konserlere giderdik. Bu deneyim gerçekten çok öğreticiydi" diyor. Bu süreç, Bekir İnak için sadece müzik dünyasına adım atmak değil, aynı zamanda insanları yönetmeyi öğrenmek adına da önemli bir deneyimdi. Ayrıca, Çukurova Radyosu’nda haftada bir gün yayımlanan programlara katılarak, pek çok şarkı söyledi ve genç yaşta çok geniş bir dinleyici kitlesine ulaştı.
Klasikten Popüler Müziğe Geçiş
Bekir İnak, müzikle geçirdiği yıllarda Türk Sanat Müziği’nin evrimini yakından gözlemledi. 1974’te başladığı dönemde derneklerdeki konserlerde, klasik Türk Sanat Müziği eserleri söylenirken, zamanla halkın talepleri doğrultusunda repertuarlar değişti. "Eskiden sadece Dede Efendi, Sadullah Ağa ve Itriler gibi klasik eserleri seslendirirdik. Şimdi ise, halk daha çok popüler şarkılara ilgi duyuyor. Zamanın gerekliliği olarak bu değişimi yapmak zorundaydık" diyor. Bu süreç, Bekir İnak için zor olsa da, zamanın ruhuna ayak uydurmanın bir gereklilik olduğunu kabul etti. Eski dönemlerin klasik Türk Sanat Müziği eserlerine olan ilgisi ise hep devam etti.
Aile Desteğinin Eksikliği ve Müzik Tutkusu
Bekir İnak, müzikle olan ilişkisinde, aile desteğinin eksikliğinden bahsediyor. Babasını küçük yaşta kaybeden İnak, annesinin müziğe olan ilgisine rağmen, kendisini bu alanda desteklemediğini belirtiyor. "Annem müziği severdi, fakat beni müzikle uğraşan biri olarak görmek istemedi. Benim içimde hep bir eksiklik vardı" diyor. Ancak bu eksiklik, Bekir İnak’ın müziğe olan tutkusu ve azmiyle daha da büyüdü. Kendi yolunu çizen İnak, 1974 yılında Adana Musiki Derneği’ne katılarak müzikle tanıştı ve hayatına yön verdi.
Ayşe’nin müzikle büyümesi, Bekir İnak’ın içindeki kayıp duygusunun yerine geçse de, aynı zamanda ona çok büyük bir manevi tatmin sağladı. "Ayşe’yi müzikle büyütmek, ona sahip olduğum bilgiyi aktarmak, bana çok büyük bir zevk verdi" diyor.
Çukurova Öğretmenler Korosu ve Eğitimci Kimliği
Bugün, Bekir İnak, Türk Sanat Müziği camiasında hala aktif olarak yer almakta ve deneyimlerini genç nesillere aktarmaktadır. Son yıllarda, Çukurova Öğretmenler Korosu ‘nda hem müzikal hem de eğitimsel görevler yürütmektedir. Son beş-altı yıldır Çukurova Öğretmenler Korosu’nda görev yapmakta olan Bekir İnak, eskiden olduğu gibi sahneye çıkmamaktadır. Ancak, koroda abilik yaparak ve danışmanlık vererek, müziğin disiplinini ve adabını yeni nesillere aktarmayı sürdürmektedir.
"Artık solo ya da koro çalışmalarında sahneye çıkmıyorum, ama arkadaşlarımla birlikte huzur içinde çalışıyor ve onlara Türk Sanat Müziği’ni doğru bir şekilde öğretmeye çalışıyorum," diyor İnak.
Geleceğe dair hedeflerini de paylaşan İnak, Türk Sanat Müziği'nin bu dönemde genç nesiller tarafından sahiplenilmesi gerektiğini vurguluyor. "Türk Sanat Müziği'ni yaşatmak için hala elimden geleni yapıyorum. Gelecekte de bu müziğin daha geniş kitlelere ulaşması için çaba göstereceğim," şeklinde konuşuyor.
İnak, eğitimci kimliğini de hiç kaybetmeden, sürekli olarak müzikle iç içe olduğu bir hayatı sürdürmektedir. Öğrencilerine olan sevgisi ve bağlılığı, onu hala en iyi şekilde yetiştiren, bu müziğin temel esaslarını öğretmekten asla vazgeçmeyen bir öğretmen yapmaktadır.