Adana

Türkiye Büyük Bir Fırsatı Kaybedecek!

Yakın geleceğin en önemli konularından birinin gıda arzı olacağına değinen Türktekin, “Ülkemizde olduğu gibi dünyada da kuraklık her geçen gün artıyor ve kullanılabilir su kaynakları hızla azalıyor. Bu bağlamda üreticinin desteklenmesi ve stratejik ürün yelpazesinin artırılması gerekirken hükümet açıkladığı taban alım fiyatlarıyla çiftçiyi üretimden soğutuyor” dedi.

30 KURUŞ ZAM

Son yıllardaki kuraklık ve su sıkıntısının hububat başta olmak üzere tarımsal üretimde büyük kayıplara neden olduğunun altını çizen Başkan Türktekin, “Türkiye’de irrasyonel politikalarla ekonominin rayından çıkartılması yaşanan bu olumsuzlukları daha da artırdı.  Çiftçiler; mazot, gübre, elektrik, ilaç, sulama, işçilik gibi tüm üretim girdilerinde fahiş artışlarla karşı karşıya kaldı. Deprem bölgesindeki çiftçilerimiz ise, çok daha zor bir yıl geçirdi. Buna rağmen buğday ve arpa halen geçen seneki fiyatlardan satılıyor, mısırın piyasalardaki fiyatı ise geçen yılın bile altında kaldı. Üretim maliyetleri geçen yıla göre birçok kalemde iki kat arttığı halde mısırın kilogram başına geçen yıl 5,7 lira olan taban alım fiyatı, bu yıl 6 lira olarak açıklandı” diye konuştu.

ÜRETİM MALİYETİ KARŞILAMIYOR

Türktekin, “Çiftçi kara kara düşünüyor, ne yapacağını şaşırdı. Zira bir kilo mısırın çiftçiye maliyeti 6,71 lira. Açıklanan taban alım fiyatı mısırın üretim maliyetini bile karşılamıyor.  Ülkemizin aylık gıda enflasyonu birçok ülkenin yıllık gıda enflasyonundan dahi yüksekken, mısırın geçen yılki fiyatına sadece yüzde 5,3 zam yapılması üreticide haklı olarak büyük rahatsızlık yarattı.  Meslek kuruluşları açıklanan fiyatın artırılması yönünde birçok girişimde bulunduğu halde, şu ana kadar ne Tarım Bakanlığı ne de Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) herhangi bir iyileştirme yapmadı” şeklinde konuştu.

MISIR SON DERECEDE STRATEJİK BİR ÜRÜNDÜR

Mısırın dünyada en çok tüketilen ilk üç tahıldan birisi olduğunu ve son derece stratejik bir ürün olduğunu söyleyen Başkan Meryem Türktekin, şunları kaydetti;

“Mısır, iki yüzden fazla sanayi ürününün hammaddesidir. Hayvan yeminden, işlenmiş gıdalardaki mısır şurubuna, enerji kaynaklarından temel gıda alanlarına kadar pek çok alanda kullanılmaktadır. Ve son yıllarda gelişmekte olan ülkelerde en çok tüketilen gıda ürünü haline gelmiştir. Stratejik önemi olan ürünlerin, üretiminin desteklenmesi ve çok daha güçlü bir noktaya taşınması gerekirken iktidar ekonomi politikalarında yaptığı yanlışların faturasını üreticiye yüklemektedir.

Çiftçi mısır üretiminden vazgeçtiğinde Türkiye büyük bir fırsatı kaybedecek. Şöyle ki; önümüzdeki yıllarda küresel sıcaklıklar nedeniyle dünyada pek çok yerde mısır üretimi düşecek. Hatta Avrupa Birliği’nde üretim şimdiden düşüşe geçti. Ukrayna ve Rusya’da da savaş nedeniyle üretim her geçen gün azalıyor. Bu nedenle uzmanlar, yakında birçok ülkenin mısır ithalatı yapmak zorunda kalacağını belirtiyor.

Türkiye’de ise; mısır üretimi gittikçe artıyor. Geçen yıl 6,5 milyon ton olan mısır üretimimiz bu yıl 8,5 milyon tona ulaştı. Birçok bölgemizde mısır yetiştirilebildiği gibi, çiftçilerimiz de mısır üretiminde oldukça tecrübeli hale geldi. İktidar, tüm bu hususları dikkate alıp mısır üretimini teşvik etmek, desteklemek yerine üreticiyi küstürerek mısır üretimi baltalıyor. Türkiye’nin mısır üretiminin yüzde 15’ni gerçekleştiren Adanalı mısır üreticileri; taban fiyat revize edilmediği takdirde gelecek yıl mısır üretecek çiftçi kalmayacağını söylüyor.

Üreticiler, randevu aldıkları halde toprak mahsulleri ofisleri önünde günlerce bekletildiklerini, daha sonra ‘tozlu ya da cılız’ gibi gerekçeler ileri sürülerek çoğu kez ürünlerinin alınmadığını, alınanların da ücretlerinin geç ödendiğini, hasat döneminde ithalatların özellikle artırılarak yerli üreticilerin elindeki ürünlerin fiyatının bilinçli olarak düşürüldüğünü iddia ediyor.

Kamu kurumlarınca açıklanan veriler de mısır üretiminde Türkiye’nin yurt içi talebi karşılayacak seviyelere geldiğini gösteriyor. Buna rağmen Tarım ve Orman Bakanlığı verilerinden mısır ithalatının giderek arttığını, 2021-2022 sezonunda 3,5 milyon tonun üzerine çıktığını, bu yılın ilk 6 ayında da 1,5 milyon tonun üzerinde ithalat yapıldığını görüyoruz.  Yetkililer iklim krizinden bahsederken, ‘tarım sektöründe yerlileşme ve millileştirme adımlarına öncelik verildiğini’ söylediği halde;

Mısır üretimimiz artmasına rağmen niçin hala ithalata olanca hızıyla devam edildiğini çiftçilerimizin TMO’lardan onca yakınmalarına neden hala sessiz kalındığını bu ekonomik koşullarda 30 kuruş zam ile üretime nasıl devam edebileceklerini açıklamak zorundadır.

Artık dünyada ülkelerin gücünü tarım sektöründeki başarıları belirleyecek netice olarak çiftçilerimiz:

Yerli üreticinin korunmasını mısır üretimine devam edebilmeleri için taban alım fiyatının kilogram başına 9,5 TL’ye çıkartılmasını, Arpada ton başına ödenen ‘alım priminin’ aynı tutarda mısırda da ödenmesini, depo sorunlarının çözülmesini, vakit kaybetmeksizin özellikle deprem bölgesindeki üreticiler için destek ve teşvik paketleri açıklanmasını talep ediyor.  Bunların hepsi yerden göğe haklı taleplerdir. Bir an önce çiftçilerimizin sesine kulak verilmelidir. Unutmayalım ki; insanlığı tehdit eden iklim krizi karşısında artık dünyada ülkelerin gücünü savunma sanayiinden daha çok, tarım sektöründeki başarıları belirleyecek”