Var/Yok

Var/Yok

Aslında halk olarak çok düṣünenizdir.

Kara kara düṣünürüz.

Yatar kalkar düṣünürüz.

Biz sadece doğru yöntemle düṣünmüyoruz.

Ya düṣündüğümüz zemin yanlıṣ, ya da yanlıș kapılardan düṣünmeye giriyoruz.

Ama daha çok soruları yanlıṣ soruyoruz.

Yanlıș sorulardan doğru yanıtlar çıkmıyor.

Matematikte bir yöntem vardır, sağlama yapmak.

Toplarsın, çarparsın, çıkarırsın, sonra sağlamasını yaparsın, ilk sayıyı bulursan, doğru çözümleme yapmıṣsın demektir.

Düṣüncenin yöntemi de öteki düṣüncelerim varlığından geçer.

Öteki düṣünceler yoksa senin düṣüncen de yoktur.

Ne demiṣ Fransız düṣünür: Renè Descartes:

"Düṣünüyorum, öyleyse varım."

Bu söz bize basit gibi gelebilir.

Ve deriz ki, düṣünmeyenler de var.

Doğru, düșünmeyenler de var!

Bunu ben de söyleyebilirdim diyenlerimiz de vardır.

Söyleyemez ama.

Söylemek için düṣünmek gerek, okumak gerek.

Okumadığımıza göre...

Bu söz tamamen bir felsefenin ürününüdür, bir derinlik vardır.

Deriz ya her insan soruları kadar vardır hayatta.

Șunu sormalı:

Sahi var mıyız?

Üretmek, düṣünen insanın kendisiyle tartıṣmasıyla ilintilidir.

Tartıṣmak kelimesi yerine çatıșmak da, savaṣmak da diyebilirdim, ama bu iki kelimede ṣiddeti çağrıṣtırıyor.

Konuṣma da diyebilirdim ama bu da edilgenliği ve rehaveti çağrıṣtırıyor.

Sohbetten doğru düṣünceler üretilemeye bilir, bunun için ne yaparız, iki düṣünceyi karṣı karṣıya getiririz.

Çoğumuz sevmez tartıṣmayı, kaçar.

Hele verimsizse, dinlememeye yönelikse, hele mat etmek içinse.

Kendisiyle tartıșmayan çok insan gördüm, bunlar  verileni hemen alan, doğru kabul edenlerdir.

Bu tür insanların eğitim seviyesi de, yalanlara inanacak kadardır.

Böyle olmaması için, var olmak için, üretmek için ne yapmalı?

Çeliṣmeliyiz durmadan.

Çeliṣme yeni ile eski arasında olur.

Çeliṣmek kiṣiliksizleṣmek değildir, yeni bir düṣünce üretmenin alt basamağıdır.

Çeliṣkinin olmadığı yerde üretim olmaz.

Yazarken, konuṣurken, düṣünürken çeliṣkilerimi tarıṣtırırım, korkusuz yaparım bunu.

Kimi zaman sert bir tartıṣmaya sokarım, kimi zaman günlerce, aylarca sürer bu.

Bu tartıṣmadan çıkardığım doğruları savunur, inanırım, ta ki bu inandıklarımı bir baṣka bilimsel düṣünce yanlıṣlayıncaya kadar.

Çeliṣmeden, bu çeliṣkileri tartıṣtırmadan doğruyu bulmak imkansızdır.

Bunu neden mi yazdım?

Durup dururken yazmadım.

Ṣiddet mevsimindeyiz ve boykot mevsimine girdik.

Bu ṣiddet ortamı doğru ve öteki düṣünceleri boğuyor.

Düṣünme ortamı da bırakmıyor.

Kim yalanı daha çok tekrarlıyorsa, o yalan bizim doğrumuz oluyor.

Yani, bu da bizi  var/ yok yapıyor.

Biz de kendimizi var sanıyoruz.

Aslında yokuz.

Bilimsel yöntemle düṣünmeyen insan var/yoktur.