Zambaklar Ve Tavus Kuşu

Kaçtı uykum. Gerçi çoktandır doğru düzgün uyuyamıyorum. Başımı yastığa koyduğumda beynimi parçalayan mantıksızlığın endişe orduları savaş naralarıyla dayanıyor ruhuma. Odamın pencerelerini kapatıyor, kapımı kilitliyorum. Hatta kapımın önüne kitaplarımdan, yorganımdan, koltuğumdan setler kuruyorum ama yine de engel olamıyorum asi bir kemirgen gibi saldıran açgözlü ordulara. Kalbimin kadim ormanlarını ateşe veren, berrak sularını kana bulayan, kendime sakladığım dünyalarımı talan eden bu orduların amacı ganimet değil; düşüncelerimi ele geçirmek. İzin veremem buna. Bir kitap seçiyorum kitaplığımdan, tek ve en büyük silahım kitaplarım. Karton kapaklı, üzerine elbisesini giymeyi unutmuş, kabartmalı harflerin dans ettiği bir şiir kitabı. Kapağın dörtte birini kaplayan ve tam orta bölümde yer alan zambaklar ayaklarını suya vermiş, şarap testisini sağ omzunun üstüne yerleştiren Lale Devri dilberi gibi endamlı ve hafif esen bir meltemle başını eğmiş masum bir öpücük izlenimi uyandırmakta. Zambağın üstünde konakladığı suyun yakamoz dalgalanmaları arasından her an çil çil balıklar güneşte renk renk parlayan pulları ile çıkacakmış gibi duruyor. Göl üzerinde rüzgârla sevişen zambakların sağ ve sol tarafında iki tavus kuşu birbirlerine kur yapar gibi insanın gözlerini kamaştıran kanatlarını açmış, adeta gösteri yapıyor.   

Zambak ve tavus kuşu, ne alaka:

Zambaklar tarihin en eski çağlarından beri insanlığın gözbebeği. Genellikle sevginin ve bereketin asil adı. Rengine bağlı olarak da farklı anlamlar yüklenmiş zambaklara: Kırmızı zambaklar sevgi ve aşkın sembolü, pembe ise saflığı temsil ediyor. Tavus kuşları da kuş severlerin gözdesi olmuştur ezelden beri. Birçok hikâye ve masallarda adı geçip güzelliğinden bahsedilmiştir. Tavus kuşlarını bu kadar popüler yapan bedenindeki ve uzun kuyruğundaki parlak ve göz alıcı renklerdir. Bu renkler kuşlarla ilgili ilgisiz herkesin beğenisini kazanmıştır. Tavus kuşlarının anavatanı Hindistan’dır.

Kapağın arka fonunda ise akşam kızıllığının kademe kademe koyuluğundan saflığına doğru akışı göze çarpıyor. Renk akışı tam orta bölüme geldikten sonra açıklıktan koyuluğa doğru tekrar uçuşa geçiyor.

Kapağı henüz açmadım. İçi mücevher dolu bir sandık gibi ışık saçılıyor boşluklarından. Saf gümüş ve safir mavisi kelimeler ırmak ırmak akıyor sayfalardan, coşkun akan huzurun ruhumuzu okşayan sesi dalga dalga yayılıyor odama…

Şair şiirlerini hiç özlüyor mu bilmiyorum…