Bugün 10 Kasım, Atatürk’ün aramızdan ayrılışının yıldönümü. Bu tarih, sadece geçmişin hatırlatıldığı bir anma günü değil; aynı zamanda Cumhuriyet’in temel ilkelerinin, özgürlüğün ve çağdaşlaşmanın her geçen gün ne kadar önemli olduğunun bir hatırlatması. Atatürk’ün mirası, yalnızca bir liderin önderliğinden ibaret değil; o miras, her birimizin üstlendiği sorumlulukları hatırlatan bir çağrı.

Atatürk’ü anarken, onu bir tarihsel figür olarak görmek yerine, bugün hala bizlere yön veren bir düşünür, bir yol gösterici olarak görmek gerekiyor. Cumhuriyet’in ilanından bu yana geçen sürede, hepimiz bu toprakların evlatları olarak onun düşüncelerinin, onun çizdiği yolun ne kadar önemli olduğunu daha iyi anlıyoruz. Ancak bu anlayış, sadece bir gün anmakla, bir dakikalık saygı duruşuyla sınırlı kalmamalı. O mirası yaşatmak, onun idealize ettiği “muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkma” hedefini gerçekleştirmek, hepimizin sorumluluğu.

Bugün 10 Kasım’da hatırladığımız, sadece bir kişi değil, bir milletin mücadelesi, bir halkın bağımsızlık uğruna verdiği büyük bir savaştır. Atatürk, yalnızca savaş meydanlarında değil, aynı zamanda eğitimde, bilimde, kadının toplumdaki yerinde, hukukun üstünlüğünde bir devrim yaratmıştır. Bu devrimlerin en büyük temeli, özgür bireylerin varlığıdır. Bireysel özgürlükler, eşit haklar ve toplumda adalet arayışı; bunlar Atatürk’ün bize bırakmış olduğu mirasın özüdür.

Ama bu miras, bugüne kadar geldiği gibi, yarına da taşınmalıdır. Gelecek nesillere bırakılacak en değerli şey, geçmişin hatırlatıldığı birer anma değil, o hatırlatmalardan doğan eylemler olmalıdır. Eğitimde fırsat eşitliği, kadın hakları, çağdaşlık ve özgürlük; bunlar sadece geçmişin güzel sözleri değil, bugün ve yarının da temel hedefleridir.

Atatürk, "Gençler! Cumhuriyet’i biz kurduk, onu yükseltecek ve sürdürecek sizlersiniz" demişti. Bu söz, aslında sadece bir görev çağrısı değil, bir güvenin ifadesidir. Gerçekten de Cumhuriyet, her geçen gün onun izinden gidenlerin ellerinde büyümeye ve güçlenmeye devam etmiştir. Bugün de, gençlerin sorumluluğu, Atatürk’ün çizdiği yolu daha da ileriye taşımaktır.

10 Kasım’da Atatürk’ü anmak, ona olan saygıyı göstermek elbette önemli, ama asıl önemli olan, bu saygıyı hayatımızın her alanına yaymaktır. Bu ülkenin kalkınması, demokratik değerlerin pekiştirilmesi, özgür bir toplumun yaratılması için herkesin üzerine düşeni yapması gerekmektedir. Atatürk’ün mirasını sadece hatırlamakla değil, onu yaşatarak, onun gösterdiği çağdaş medeniyet hedeflerine doğru adım atarak anmak gerekmektedir.

Atatürk, tarihimizdeki en önemli dönüm noktalarından birinin simgesidir. Ancak sadece bir anma günüyle geçiştirilemeyecek kadar büyük bir iz bırakmıştır. O iz, günümüz Türkiye’sinin temel taşlarını oluşturan değerlerin güvencesidir. Bugün 10 Kasım, sadece hatırlamak için değil, o hatırlatmaları daha güçlü bir şekilde geleceğe taşımak için bir fırsattır.

İyi ki varsın, Mustafa Kemal Atatürk.