Günümüzde anne baba olmak çok zor. Bizler yetmişler ve seksenler kuşağı çocukları büyük baskı altında sınırlarla, katı kurallarla yetiştik. Birçok şeye karar veremedik. Söz sahibi asla değildik. Anne babanın hakimiyeti o dönem çocuklar üzerinde çok büyüktü. Bir söze değil bir bakışıyla annemin beni yerime oturttuğunu ya da susturduğu anlar çok olmuştur. Bizde onlara karşı hep saygılı olsak da bir tarafımız o izin verilmeyen durumlara karşı hep buruk kaldı bu bir gerçek. Şimdi bizler büyüdük aile kurduk ve çocuk sahibi bireyler olduk. Kendi çocuklarımıza yaşadığımız baskıları zorlukları yaşatmamak için o sınırları kaldırdık. Hepimiz belki bunu yapmadık ama şu anki yetişen nesil bizlerden çok çok rahat yetişip kendi kararlarının çoğunu kendi iradesiyle alabilen bir nesil oldu.

Bu zaman zaman çocuk için iyi bir durum olsa da dezavantajları ortaya çıkmaya başladı bu sefer. Anne ve baba olarak çocuklara tanınan sınırlar ortadan tamamen kalkınca bu sefer çocuğun kendi karar merci olduğunu düşündü ve anne babayla çocuk arasında muazzam bir savaş başladı. Son günlerde medyada da yaşanan anne kız olaylarına birçoğunuz şahit oldunuz. Bunun gibi çok fazla olay yaşanıyor aslında. Çocuklar artık aileyi polise şikayet edip daha da ileri gitmeye kadar vardırıyorlar işi..

Bunlar hep son moda çıkan sosyolojik faktörlerin neticesi bana sorarsanız. Bunlar neler peki? İşte ceza kötüdür.  Çocuğu kendi haline bırakmalıyız. Ona fırsat vermeliyiz. İşte ne derse dinleyip cevap vermeliyiz gibi gibi bir çok madde var. Ben klinik psikolog değilim ama çevreden ve dans derslerimden çocuk gruplarımızdan edindiğim tecrübelerle düşüncelerimi paylaşıyorum. Ceza denilince illa karanlık odaya kapatıp çocuğa işkence çektirmek gelmesin aklınıza. Hangi anne babanın kalbi zaten buna dayanır ki. O an konuşmamak da bir cezadır. Ya da dışarı çıkmamak da bir ceza olabilir. Bizler sosyal medya ve değişen bu kuralların etkisiyle çocukları yanlış yönlendirip sonucunda da önünü alamadığımız bir süreci yaşadığımıza inanıyorum.

İşin aslı şu; kötü süreçler yaşamadan evvel çocuğu yapmasını istediğiniz şeylere karşı motive etmeli, ona daha çok zaman ayırmalı ve kötü olan şeyi birden bıçak gibi kesip ona ceza vermek yerine onun yerine daha eğlenceli daha faydalı dikkatini dağıtacak şeyleri yerine koyup onu sevmesini sağlayabiliriz. Yapmasını istediğimiz şeyleri hadi bende geleyim birlikte yapalım gibi cümlelerle yapmasını sağlayıp alıştırabiliriz. Böylece yaşanmasını istemediğimiz durumların önüne geçebiliriz diye düşünüyorum. 

Bizler daha sıkı ve katı yetişen bir nesil olarak yeni nesille daha çok iletişim kurup onların hayatına dahil olmalıyız ki hem kötü seçimlerden hem onları da rahatsız edecek agresif durumlardan uzaklaşabilelim beraberce. Gereğinden fazla çocuğa seçim hakkı vermek, çocukların sınırları unutmasını ve istediği gibi hareket etmesini sağlıyor. Bu da daha zor sonuçlar doğuruyor. Onlara her zaman seçme hakkı vermemeliyiz, bunu abartmamalıyız diye düşünüyorum. Böylece gerektiğinde sınırlara da özgürlüklere de beraberce karar verelim. Ve bence sevilen bir çocuk, dinlenilen bir çocuk ileride çok özgüvenli ve başarılı oluyor. Aynı zamanda asi ve hırçın tavırlarını da zamanla bir kenara bırakıyor.

Sağlıcakla kalın. Haftaya görüşmek üzere..