Kahramanmaraş’ta 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen ve ‘Asrın Felaketi’ olarak nitelendirilen 7,7 ile 7,6 büyüklüğündeki depremlerin üzerinden iki yıl geçti. Depremden etkilenen 11 il arasında yıkılan 13 bina ve 450’den fazla can kaybıyla Adana da yer aldı.

Depremin ikinci yıl dönümüne özel cukurovametropol.com.tr’ye özel açıklamalarda bulunan İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Adana Şube Başkanı Hıdır Çak, Adana’da bulunan yaklaşık 450 bin binanın yüzde 10 kadarının riskli yapıda olduklarını düşündüklerini ve bu binaların bir yerden başlayarak dönüştürülmesine başlanması gerektiğini ifade etti.

Kahramanmaraş merkezli depremlerin Adana’nın yaklaşık 180-200 km uzağında gerçekleştiğini dile getiren Başkan Hıdır Çak, “Doğu Anadolu fay zonu üzerinde gerçekleşen bir depremdi. Ve bizim biraz daha etki alanı içerisinde olmayacağını düşündüğümüz bir depremdi. Ama öyle olmadı. 450 insanımızın can vermesine, 13 binamızın yıkılmasına neden oldu. Depremde ilk anda Çukurova ilçemizde 11 bina yıkıldı. 2 bina da Tufanbeyli’de yıkıldı. Ama 13 bina yıkılmasına rağmen 450 canımızı kaybettik. Bu da aslında binalarımızın çok katlı olması ve aynı binada çok sayıda insanın ölmesi anlamına geldi.” dedi.

“7 Bin Bina Yıkılmayı Bekliyor”

Deprem sonrası yapılan hasar tespit çalışmalarıyla ilgili de bilgiler veren Başkan Çak, “3 bin 297 tane ağır hasarlı bina tespiti yapıldı Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ekiplerince. Bizler de İnşaat Mühendisleri Odası olarak bu ekiplerin içerisindeydik. 4 bin 62 tane de orta hasarlı bina tespiti yapıldı. İlerleyen süreçte itiraz süreçleri gerçekleşti. Bazı binalarımızın statüleri değişti. Bazı az hasarlılar orta hasarlı, bazı orta hasarlılar ağır hasarlı olmakla beraber ağır hasarlı olup orta hasarlı binalarımız da vardır tabi ki. Ağır hasarlı binaların hemen yıkımının gerçekleşmesi gerekiyordu. Valiliğimiz bununla ilgili bir ihale gerçekleştirdi ve 3 bin 297 binamızın yıkımı gerçekleşti. Ama orta hasarlı binalar biraz daha sıkıntılıydı. Çünkü ilk anda merkezi hükümetin yaptığı açıklamalarda orta hasarlı binaların doğrudan ağır hasarlı statüsüne geçileceği söylendi. Yıkılacağı öngörüldü fakat süreç böyle işlemedi. İlerleyen süreçte orta hasarlı binaların güçlendirilmesi gündeme geldi. Fakat Adana bu konuda iyi bir sınav veremedi. Çünkü orta hasarlı binalarımızın güçlendirilmesi konusu yeterince ilgi görmedi. Ne yazık ki orta hasarlı binalarımızın neredeyse tamamı ağır hasarlı statüsüne geçti ve 7 binin üzerinde binamız yıkılmayı bekliyor.” diye konuştu.

“Güçlendirme Konusunda İyi Bir Sınav Veremedik”

Depremde orta düzeyde hasar alan binaların güçlendirilmesiyle ilgili yeterli talebin olmadığını ve vatandaşlarda da tedirginlik olduğunun altını çizen Başkan Çak şunları söyledi:

“Güçlendirme teknik bir konu. Bir bina yönetmeliğe uygun bir şekilde güçlendirilirse depreme karşı dayanıklılığı da o ölçüde artırılacağı teknik olarak ispatlanmış ve yapılabilir bir uygulama. Ama vatandaşlarımız güçlendirilmiş binaya biraz mesafeli bakıyorlar. Oysa konusunda uzman, güçlendirme işini bilen kişiler tarafından projesi hazırlanır, uygun malzeme kullanımıyla doğru proje uygulanırsa binalarımızı güçlendirebiliriz. 7 bin binamızın belki de yarısından fazlası güçlendirilebilirdi. Bu sonuçta milli servet. Hem yıkım sırasında çıkan aspest, çevre kirliliği, toz vs ile beraber çevresel etkileri çok fazla oluyor. Hem de sonuç itibariyle sadece enkaza dönen malzemeyi götürüp bertaraf yerlerinde geçici olarak tutulmaktan başka bir işe yaramıyor. Biz biraz daha fazla binayı güçlendirebilseydik bu milli serveti elimizde tutabilirdik. Bu konuda en büyük handikaplardan biri de maalesef belediyeler. Belediyelerimiz güçlendirme ruhsatı vermekten biraz imtina ettiler. Söz konusu güçlendirme sonrası o binanın sorumluluğunu alan mimar, mühendis ve yapı denetimleri tarafından da konuya biraz mesafeli davranıldığını görüyoruz. Güçlendirme sonrası o binanın depreme dayanıklı olup olmadığıyla ilgili kafada soru işaretleri mi var artık onu bilemiyoruz. Keşke bu konuda biraz daha yasalarla, karşılıklı konuşarak kat malikleri güçlendirmeye yönelik ikna edilebilseydi.”

“Depremde İki Yönlü Çalışma Yürüttük”

Asrın Felaketi’nde iki yönlü çalışma yürüttüklerini anlatan Çak şöyle devam etti:

“Birinci çalışmamız tabi ki teknik boyutuylaydı. Hem binaların hasar tespitlerinin yapılması hem de vatandaşlarımızın bireysel başvurularıyla doğrudan binalara ekipler göndererek inşaat mühendisliği diplomasına sahip arkadaşlarımızdan bu konuda uzman olanları, yani hasar tespit çalışmasıyla eğitim almış arkadaşlarımızı ki biz o süre içerisinde genel merkezimizin İMOSEM diye bir eğitim merkezimiz var. Orada dijital olarak o eğitimlere katılan çok sayıda inşaat mühendisi arkadaşımız çok kısa süre içerisinde internet üzerinden o eğitimlerini alıp sahaya çıkma şansı buldular. Odamıza bağlı ekiplerimiz bir taraftan sahada bu hasar tespit çalışmalarını yaparken bir taraftan da biz merkezi ve yerel olaraktan da deprem yardımlarını organize ettik. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin (TMMOB) diğer bileşenleriyle beraber buradaki binamızı bir üs olarak kullandık. Burada çok sayıda yardım birleştirildi ve Hatay’a, Adıyaman’a, Kahramanmaraş’a hatta Elbistan’a kadar gönderilen tırlarımız oldu. Oradaki ihtiyaca binaen zaman zaman teknik olarak da desteklerimizi sunduk. Bu iki yönlü çalışmalarımız hasar tespit çalışmaları sonuçlanıncaya kadar devam etti. Şubat ayında başladığımız hasar tespit çalışmaları Haziran ayı başına kadar devam etti.”

Adana’da Vatandaşlar Karataş Sahiline Akın Etti Adana’da Vatandaşlar Karataş Sahiline Akın Etti

“İlk Başta 70 Bin Binada Hasar Tespiti Yapılamadı”

Deprem sonrası hasar tespit çalışmaları neticesinde Adana’da hasar tespiti yapılamayan binaların durumunu da ele alan Çak şu ifadeleri kullandı:

“Hasar tespit çalışmaları sonucunda elimize bir icmal aldık. Bu icmalde maalesef ki kategorize ettiğimiz ‘yıkılan, ağır hasarlı, orta hasarlı, az hasarlı ve hasarsız’ gibi tabirlerimiz dışında bir de binası kilitli olan, tespit yapılamayan, değerlendirme dışı olan binalarımız vardı. 450 bin civarındaki binadan 70 bin civarındaki bu kategoride değerlendirildi. Bazı binalara bu anlamda girilemedi. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın ilgili birimine bu konu geldiği zaman hasar tespiti yapılamamış binalarımızın fazlalığı da vardı. Bunların birçoğu sonradan gelip kapılarını açtığı zaman tespitleri yapıldı ama ilk anda vatandaşlarımız şehir dışına çıkabiliyorlar ya da bu konuda binalarında olamayabiliyorlar. Ama sonraki bireysel başvurularda bu tespitler yapıldı.”

“Riskli Binalarımızı Dönüştürmeye Başlamamız Gerekiyor”

İnşaat Mühendisleri Odası’nın inşaat denetimlerinde yetkilerinin olup olmadığıyla ilgili soruya Başkan Çak şu şekilde cevap verdi:

“Resmi olarak bizim ekip bulundurma ya da denetim yapma yetkimiz yok. Denetim doğrudan kamu eliyle yapılıyor ve yasalarla belirlenmiş durumda. Bizler sadece inşaat mühendisinin siciline bakabiliyoruz. O süreç içerisinde bizden teknik destek istenilmesi durumunda bu talebi yerine getiriyoruz. İnşaat Mühendisleri Odası kendi üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeye çalışıyor.”

Adana’daki bina stoğunun durumuyla ilgili tahminlerini paylaşan İMO Adana Şube Başkanı Hıdır Çak sözlerine şöyle devam etti:

“Adana’da şuan 450 bin binamızdan aşağı yukarı yüzde 10 civarı, bu bir tahmin tabi ki, 40-45 bin binamızın riskli olduğunu düşünüyoruz. Olası bir Adana, Çukurova depreminde 40-45 bin binanın doğrudan etkileneceğini düşünüyoruz. Bu tabi ki vatandaşlarımız korkutmasın. 40-45 binamızın tamamının yıkılacak olacağını söylemiyoruz. Ama bunların bir bölümünün orta hasarlı, bir bölümünün ağır hasar görebileceği yani taşıyıcı sistemiyle ilgili ciddi sıkıntıların olabileceğini tahmin ediyoruz. Ama biz istiyoruz ki bunları tahmin etmenin ötesinde mevcut bina stoğumuzu ve bina envanterimizi değerlendirelim. En riskli mahallelerden ve bölgelerden başlanılmak üzere risk analizi yapalım. Riskli binaları buradan ayıklayalım. O binaların dönüşümü için hem kamu eliyle hem özel sektör eliyle bir dönüşümü gerçekleştirelim. Çünkü binaların bu şekilde riskli olarak bir kenarda duruyor olması ve bir taraftan da bu kadar kaçak yapının olması bu havuzu büyüten bir şey. Biz istiyoruz ki mümkün olduğunca kaçak yapılaşmadan, ruhsatsız binalardan kurtulalım. Daha önce yapılmış kaçak, ruhsatsız ve depreme karşı dayanıksız binaları da dönüştürelim. Bu dönüşmenin tabi ki birçok yolu, yöntemi var. Ciddi bir kaynağa da ihtiyaç var ama bunun artık bir yerlerden başlanılması gerektiğini, başka türlü bu yapı stoğumuzun düzelme şansının olmadığını düşünüyoruz.”

Muhabir: ADİL DURMAZ