İletişim Başkanlığı’nı, Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nin en karanlık alanlarından biri olarak değerlendiren Bulut, İletişim Başkanlığı’nın 5 yıl önce kurulurken gayesinin Türkiye’yi markalaştırmak, imajını güçlendirmek olduğunu ancak ‘AKP’nin ajansı’ ya da ‘Trol ve Kirli Propagandaların Başkanlığı’ hâline geldiğini kaydetti. İletişim Başkanlığı’nın en çok hakikat ve dezenformasyon kelimeleri üzerinde durduğunu belirten Bulut, dezenformasyonun başlangıcının ve hakikati tersine çevirenin bu kurum olduğunu bunu da Devlet kurumlarıyla, RTÜK’le, TRT’yle, Anadolu Ajansı’yla ve havuz medyasıyla yaptığını söyledi.
RTÜK, SADECE MUHALİF KANALLARI İZLİYOR
RTÜK’ün, para cezası, yayın durdurma, lisans iptalleriyle anılan bir kurum hâline geldiğini ve sadece 5 kuruma verdiği cezanın bu yılki tutarının 30 milyon TL olduğunu kaydeden Bulut, şöyle devam etti:
“2023 yılında 35 idari, 9 da para cezası olmak üzere 44 yaptırım uyguladı. Yaptırım uyguladıklarının hepsi ya Halk TV ya Tele1, KRT, Flash Haber, Habertürk ve FOX. Bu RTÜK kurumu sanki sadece bu kanalları izleyen bir kurum hâlinde çalıştı. Bir başka hakikat ise basın özgürlüğündeki durumumuz. Türkiye 180 ülke içerisinde 165'inci. İletişim Başkanlığından ne beklenir? Buradaki itibarı sıra sayısını, sırayı yükseltmek ama aksini elinden geldiğince kendisine kim muhaliflik yapıyorsa onları engellemek, birincisi basın kartını vermeyerek engellemek; ikincisi de hapse atmak.”
33 GAZETECİ DEZENFORMASYON YASASI NEDENİYLE SORUŞTURMA GEÇİRDİ
TBMM’de Dezenformasyon yasası konuşulurken AKP’li yetkililerin “Hiçbir gazeteci bu yasadan etkilenmeyecek” sözlerini hatırlatan Bulut, söz konusu yasa nedeniyle Türkiye'deki deprem gerçeğini, yargıdaki yolsuzluğu ve seçimdeki suiistimalleri aktaran 33 gazetecinin soruşturma geçirdiğini söyledi.
Gerçekleri yazanların karşısında adli güçleri bulduğunu kaydeden Bulut, şunları söyledi:
“Örneğin Tolga Şardan. Burada İletişim Başkanlığı devreye girmesi gerekirken, burada gazeteciliğin gerçek anlamda yapılmasını sağlaması gerekirken önce polisi ve yargı güçlerini harekete geçirdi. Yine, bu gazeteciler içerisinde İsmail Saymaz’ı, Murat Ağırel’i, Timur Soykan’ı, Barış Pehlivan’ı sayabiliriz.
“SEÇİM ZAMANI BÜTÇESİ ARTIYOR”
Bir de bu işin bütçesi var. 2019 yılında bütçesi 344 milyondu bu İletişim Başkanlığının, geçen yıl 1,6 milyara, bu yıl, 2024 yılında ise 4 milyar 126 milyona çıkartılmış durumda. Topladığınızda 362 bin asgari ücretlinin maaşına denk geliyor. Peki, bu bütçe 2,5 katına artırıldığında bakıyorsunuz o yıla ne var, seçim ya da geçmiş yılla artış oranlarına baktığınızda seçim olan yıllarda bütçe anormal derecede artmış durumda çünkü demin de bahsettiğim şekilde İletişim Başkanlığı seçimde AKP'nin propaganda bölgesinin yönetimini ele almış durumda ve parayı da çoğunlukla orada kullanıyor.
“VERGİLERİM HARAM ZIKKIM OLSUN”
Örneğin, bu işin başındaki Fahrettin Altun, namıdiğer “pergolacı” sarayın iletişimini yaparken, bu paraları kullanırken tek koltukta da bu işi sürdürmedi. Baktığınızda tam kelimesiyle söyleyeyim, “hayır hasenat” adına ne kadar yönetim kurulu üyeliği varsa bunların hepsini de aldı. Bunları, bu görevi yaparken çok maaşlı bu arkadaşımız, Fahrettin Altun, bu işleri yaparken de PKK militanlarını televizyona çıkarttı, sahte videolar yayınladı. Terör örgütü üyeleriyle röportaj yaptı ve AKP Grubunda birçok videonun yayınlanmasında bu arkadaşımız görevli oldu ve bu arkadaşımıza şu an, 2024 yılında 4 milyar 126 milyon lira teslim edilmiş durumda. Ben Sayın Meclis Başkanıma sesleniyorum: Sayıştay raporlarıyla bunu bulamıyoruz ya da herhangi bir denetimle bunları bulmak mümkün değil. Ben Fahrettin Altun’a buradan bir vergi mükellefi olarak benim vergimden eğer ona düşen bir hak var ise, bu rakamlarda, hakaret eden çalışmalarda Fahrettin Altun’un katkısı var ise verdiğim vergiden aldığı nasip haram olsun, zıkkım olsun.”