Sağlık

“Duygusal Açlığa Yol Açan Hatalar”

Uzman Diyetisyen Gizem Bahadır, duygusal açlık hakkında açıklamalarda bulundu.

Duygusal açlığın gerçekten bir açlık durumu olmadığını belirten Uzman Diyetisyen Gizem Bahadır, “Duygusal açlık stres, üzüntü, kaygı durumlarında yemek yeme isteğimizdir. Aç olmadığımızı bildiğimiz halde duygu durumlarımızı bastırmak için yemek yeme eylemine yönelmemizdir. Çocukluk çağında yaşanan olumsuzluklar, ergenlik döneminde çevrenin tutumu ile daha çok yemeye yönelme, stresle başa çıkamama, yanlış diyetler ile yetersiz kalori gibi onlarca sebep duygusal açlığa neden olabilir” dedi.

Duygusal açlığın kısaca tanımını yapan Uzm. Dyt. Bahadır, “Duygusal açlık, kişinin fiziksel olarak aç olmadığında bile yemek yeme isteği duymasına neden olan bir durumdur. Bu tür bir açlık, genellikle duygusal boşlukları doldurma ya da stresle başa çıkma arzusundan kaynaklanır. Fiziksel açlıktan farklı olarak, duygusal açlık anlık rahatlama sağlar ancak uzun vadede duygusal ve fiziksel sağlığa zarar verebilir. Çocukluk çağında yaşanan olumsuzluklar, ergenlik döneminde çevrenin tutumu ile daha çok yemeye yönelme, stresle başa çıkamama, yanlış diyetler ile yetersiz kalori gibi onlarca sebep duygusal açlığa neden olabilir” diye konuştu.

“Hızlı bir şekilde yemek yeme isteği oluşabilir”

Duygusal yemeyi tetikleyen sebeplere değinen Uzm. Dyt. Gizem Bahadır, “Kişi yemek yedikten sonra doygunluk olsa bile kısa sürede yeme işlemine yöneliyorsa, açlık olmasa da üzüldüğünde, stres yaptığında, kaygılandığında yeme işlemine gidiyorsa ve yemekleri hızlı şekilde yeme isteği varsa duygusal yeme davranışı olabileceğini dile getirdi. Duygusal yeme, genellikle kişinin gerçek açlık sinyallerini göz ardı etmesine ve bu nedenle aşırı yeme eğilimlerine yol açabilir. Uzun vadede bu davranış sağlıksız kilo alımına, yeme bozukluklarına ve duygusal sağlığın daha da kötüleşmesine neden olabilir” dedi.

“Duygusal açlık ve fizyolojik açlık arasındaki farklar”

Fizyolojik açlık ve duygusal açlık arasındaki farklardan bahseden Uzm. Dyt. Bahadır, şu bilgileri paylaştı: “Fizyolojik açlık, vücudun gerçek ihtiyaçlarını karşılamak için ortaya çıkar. Yeme işleminden sonra şeker dengeleri normale döner ve doygunluk hissi oluşur. Kişi, açlık durumu meydana gelene kadar yemek yeme işlemini bırakır. Duygusal açlıkta ise gerçek bir açlık durumu söz konusu olmasa da, doygunluk hissedilse de bazı durumlar kişiyi yemeye devam etmeye iter. Fizyolojik açlıkta kişi, besinleri yavaş tüketir ve kendini iyi hisseder. Duygusal açlıkta ise hızlı yeme işlemi vardır ve ne kadar yenilirse yenilsin, doygunluğa rağmen yeme işlemine devam etmek istenir. Bu durumun ardından pişmanlık duygusu oluşur. Fizyolojik açlık durumlarında kilo kontrolü yapmak kolaydır, ancak duygusal yemede kişi kilo kontrolünden uzaklaşabilir ve kilo artışları görülebilir.”

“Doğru bilinen yanlışlar”

En çok yapılan yanlışın kısıtlayıcı ve zorlayıcı diyetler yapmanın ve uzun süre canımızın istediği besini yememeye çalışmak olduğunu dile getiren Uzm. Dyt. Bahadır, “Duygusal yeme ile beslenme şekli düzene sokularak baş edilebilir. Yetersiz diyet listeleri duygusal yemeyi tetikleyeceği için uygun kalorinin alınabileceği diyetler oluşturulmalıdır. Yeme işlemini düzenli zamanlarda yavaş yavaş yemeye özen göstermeliyiz. Canımızın istediği besini yememeye uzun süre dayanmak sonrasında yine bizi aşırı yeme davranışına itebilir. O besini az porsiyonla tüketmeyi denemek de bir çözüm olabilir. Fiziksel aktiviteler yapmak, gün içerisinde kendinize ait zamanlar oluşturmak, uyku düzeni oluşturmak, stres durumuna iten durumları gözden geçirmek, size uygun diyet listesinin oluşturulması ve ona uymak en kesin çözüm olacaktır“ diyerek sözlerini noktaladı.