Adana’da bu yıl 17’ncisi düzenlenen Çukurova Kitap Fuarı’nda etkinlikler hız kesmeden devam ediyor. Fuarın Çukurova Salonu’nda Yazar Ayşe Tolga okurlarıyla buluşarak ‘Benim Bütün Hayallerim Gerçek Olur’ konulu söyleşi gerçekleştirdi.
Zengin, sağlıklı, mutlu ve iyi bir yaşamı herkesin hak ettiğinin altını çizen Tolga, “Çocukluğunuzdan beri şöyle yapıldı size: “Daha iyi olmana gerek yok”, “Bence o kadar da önemli değil”, “Az mı kazandın. Olsun sen azıyla yetin”, “Daha fazla isteme aç gözlü olursun”. Çok tanıdık geldi mi bu size? Genel olarak bizim toplumumuzda ya çok aç gözlüler var ve biz o aç gözlülerden nefret edip onlar gibi olmak istemediğimiz için gereksiz bir şekilde mütevazilikle karıştırıyoruz. Bu mütevazilik değil. Bu aza tamah etmek. Ve bu her şeydeki azlık.” dedi.
Kuantum tezahür alanını insanların farklı yerlerde deneyimlediklerini aktaran Tolga, “Ama hakkınız olmadığına inandırıldınız. Sistematik bir şekilde bu size inandırıldı okullardan itibaren. Ben de diyorum size: Hadi bunu tersine çevirelim. O yüzden 2025 cesaret yılı. Ben cesaret dediğimde böyle çıkıp da “Allah Allah” deyip işte bir cengaver gibi elinde silah, kılıç ya da yumruk sallamaktan bahsetmiyorum. Cesaret etmek “Ben buna layığım. Benim hayatım bolluk, bereket, zenginlik üzerine. Ben zengin yaşamayı hak ediyorum. Zenginliği seviyorum. Sevilmeyi seviyorum ilişkilerimde. Sağlıklı güçlü bağlar kurduğum ve güven temelli ilişkileri yaşamayı hak ediyorum”. Hepiniz hak ettiğinizi düşünüyor musunuz? Terk edilmek, aldatılmak, alay edilmek, küçük düşürülmek, değersiz hissettirilmek, iş yerinde değersiz hissettirilmek, kapasitenin üstündeki altındaki insanlarla kıyaslanmak ve uzmanlığından ucuz bir şekilde faydalanıp sonra seni bir çöp gibi, kullanılmış bir mendil gibi kenara atılmak, bunları yaşamışsınızdır hayatınız boyunca. Ben de yaşadım.” diye konuştu.
Her türlü zorbalığın yaşandığını ve aza tamah ettirildiğini anlatan Ayşe Tolga şöyle devam etti:
“Bunları kabul ediyorsunuz. Bunları yiyorsunuz. Yediğim zaman benim gerçeğim haline geliyor. İşte o yüzden ‘inancım gerçeğimdir’ diyorum. Bütün kitaplarımda, özellikle ‘Neysen Onu Çekersin’ kitabımda, dedim ki “İnançlığınız gerçekliğinizi oluşturuyor”. Ve bugüne kadar şuan size söylediğim şeyler çoğunlukla toplumsal olarak bize yüklenmiş inançlar. O kadar gerçek zannediyoruz ki onu sorgulamadan kabul ettik. Benim gibi biri çıkıp diyor ki “O doğru değil arkadaş. Değiştirelim şunu”. Bu fabrika ayarlarımızı değiştirelim artık. Bunun için geldim buraya. Bunu anlatmak için geldim. Çünkü hepimizin özünde muhteşem bir potansiyel var.”
“Gerçekten ben sizi böyle yerlerinizden kaldıracak havalı bir motivasyon konuşmacısı değilim” diyen Tolga konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Ben sıfırı tükettiğim, çok kötü yollardan geçen, yerlerde sürünmüş, her türlü maddi manevi kaybı yaşamış bir kardeşinizim. Ben bunun böyle olduğunu zannediyordum. Bana yaşam gerçeğim olarak inandırılmıştı. Ve bilinçaltı dediğimiz şey bir gölge gibi benim arkamdan geliyordu. Çocukluğumdan beri annemin, babamın, babaannemin değerleri, kültürel değerler, içinde bulunduğum toplumun değerleri, ilkokul öğretmenimin, büyüdüğüm toplumun, herkesten bir şey alıyorsun çocuk olarak. Çünkü o kadar hayranız ki. Büyükler bizim için her şeyi bilen kahramanlar. Ama yetişkinler öyle değil çoğunlukla eksiklikleri var. Parayla ilgili, ilişkilerle ilgili, kadın erkek ilişkileriyle ilgili onların doğrularını benimsedik. Pek çok toplumsal değeri sorgulamadan kabul ettik. İşte onlar bizim inancımız oluyor. Bence tekrar onlara dönüp bakma zamanı: Onlar ne kadar doğru? Ve bana ne kadar hizmet ediyor?”