Son yıllarda toplumda büyük bir ahlaki çöküntü yaşanıyor. Adamda ahlak yoksa ondan her musibeti bekleyebiliyorsunuz. Ahlaksızlık diz boyu olmuş, televizyon dizilerini seyrederken bile bunu görebiliyorsunuz. Sosyal medyayı anlatmaya gerek yok. İnsanlar birbirinin açığını yakalayıp onu toplum önünde rezil etmek için adeta savaşıyor. Kendi varlığını sürdürebilmek için ahlakını ayaklar altına alanları mı dersiniz, başkasına yaranmak için ahlaksızlığını tavan yaptıranlar mı dersiniz?

İşte bu yüzden Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ahlaki değerler dersinin zorunlu olmasını istiyor.

Sosyal projelerle daha ilkokul seviyesinde iyi insan eğitmeyi hedeflemek gerektiğini vurgulayan Tarhan, “Onun için gelişmiş ülkelerde ilkokulda ilk üç sınıfta ahlaki değerler dersi veriliyor. Ahlaki değerler dersini zorunlu koyamadık hala. Ahlaki değerler dersinin konulması lazım. Ahlaki değerler dinlerden bağımsız olabilir ama Tek Tanrı inancından bağımsız değil, çünkü hesap verme duygusu gizli kötülük eğilimini önlüyor. Bazı insanlar var mesela ibadeti çıkar, dinle ilgili hiçbir şeyi kalmaz. Yalan var, ahlak yok. Bazı insanlarda tam tersi oluyor bu. Ahlak öğretilmesi gerekiyor.” diyor.

Tarhan, “Eşitlik ayrı, adalet ayrı… O nedenle adalet eşitlikten farklı olarak hak edene, hak ettiği kadar verebilmek. Bunun için o dengeyi sağlayabilmek özel bir beceridir. Öğrenilmesi gerekiyor, adalet kavramının öğrenilmesi gerekiyor. Bir kimse adil olmayı istemezse adaleti öğrenemiyor, ayrımcılık yapıyor. İşte dezavantajlı insanları dışlıyor veyahut da çeşitli kendi çıkarını, menfaatini ön planda tutan insanlar ortaya çıkıyor.  Bunların hepsi toplumsal barışı bozan şeyler. Güven duygusu bozuluyor, güven duygusu bozuk olunca da düşük güvenlikli toplumlar o nedenle bir türlü ilerleyemiyorlar. Sosyal barış olmadığı için, insanlar hep korkuyla yaşadıkları için, girişimcilik, atılganlık, risk alma zayıflıyor. Bu nedenle bir ailede dezavantajlı birisi var diyelim, o mutsuzsa, ailenin diğer üyelerinin mutlu olması beklenebilir mi? Mümkün değil.” diyerek, ahlakın önemini vurguluyor.

Siz kendinizi nasıl görüyorsunuz?

Eşitlik ve adalet duygunuz var mı?

Giderek yozlaşan toplumda ahlak duygunuzu nereye koyuyorsunuz? Bu ve buna benzer sorular karşısında kendinizi nasıl hissediyorsunuz?