Türkiye Jokey Kulübü’nün ev sahipliğini yaptığı Adana Hipodromu’nda sadece at yarışları yapılmıyor. Orası, Adana’nın sosyal yönden kalkınmasını sağlayan bir huzurevi özelliği de taşıyor. Her gelene huzur veriyor, at sevgisiyle mutlu oluyor insanlar. Özellikle son yıllarda çocuklara ve gençlere yönelik sosyal aktiviteler Hipodrom Müdürlüğü’nün başarısını da gözler önüne seriyor.
Hipodrom Müdürlüğü özellikle çocuklarda hayvan sevgisinin gelişmesi için yoğunu çaba harcıyor. Düzenlediği birbirinden değerli etkinliklerle kentin sosyal yaşamına büyük katkı sağlıyor.
Hipodromun geçmişi eskilere dayanıyor.
Adana'da at yarışları 1962 yılında Şakirpaşa Havalimanı yakınlarındaki bir yarış pistinde başlamış. Yarış pisti, kısa bir süre sonra mevcut yerine 66.6 hektarlık bir alana taşınmış. Açılışta, bugün hala hizmet veren kum yol duruyor. Çim pist 1996 yılında tamamlanmış ve 1998 ilkbaharında yarışmalara ev sahipliği yapmaya başlamış. İki pistin yanı sıra, 2000 yılının sonbaharında eğitim pisti açılmış. Hipodromda üç pist bulunuyor. Üç bin kişilik bir kapasiteye sahip olan ikinci seyirci stantları Ocak 1999'da açılmış. Hipodromda 5 midilli ahırı, ayrıca bir yulaf deposu ve bir at nalı bulunuyor. Pansiyon alanında 1260 ahır ve bir ameliyat ünitesine ev sahipliği yapan modern bir at hastanesi var. Ayrıca bu alanda alışveriş ve servis merkezi de yer alıyor.
Adana Hipodromu’nda yaşatılan at sevgisi aslında bir kültürü de beraberinde getiriyor.
Çünkü at, cesur ve atılgan olduğu gibi sahibine son derece itaatkar olarak tanınıyor. Sahibi dilerse doludizgin, dörtnala koşar, isterse aheste yürür, isterse durur, bunları yapacak gücü ve kapasitesi vardır. At, her durumda sahibini memnun etmeye yoğunlaşır.
Atta öyle bir sadakat vardır ki, yorgunluğuna rağmen kendini çatlatmak pahasına da olsa olanca gayret ve kuvvetini sahibine itaat uğruna harcar. Bu yönüyle at sevgisi farklı bir kültürü barındırır.
Adana Hipodromunda atların o asil yürüyüş şekillerini görebilirsiniz, endamlı vakur duruşlarına bakabilirsiniz, bakışlarındaki duygusallığa ve dörtnala koşarken yelesinin savruluşuna hayran kalırsınız.
Televizyondaki tarih dizileriyle sinemalarında at; Türk kültür ve inancında zaferin, gücün, kuvvetin, zarafetin, asaletin, zenginliğin, dostluğun, yoldaşlığın, güvenin, özgürlüğün, sadakatin, yaşamın, ölümün, muradın simgesi halinde kendisini gösterir. O filmdeki bakışı bile sizi sürükleyip tarihin derinliklerine götürür.
Adana’ya değer katan, bulunduğu toplumun sosyal yönden zenginleşmesini sağlayan ve at sevgisini kazandırırken insanlara huzur veren Adana Hipodromu’nda emeği bulunan yönetim kadrosuna, tüm çalışanlarına ve emektarlarına bu yönüyle ne kadar teşekkür etsek az…