Osmaniye’den Adana’ya, Ceyhan’dan Kozan’a, Kadirli’ye kadar uzanan eşsiz, verimli Çukurova’nın o güzelim toprakları, takvim yaprakları Eylül’ün ilk haftasını gösterdiğinde anız yangınlarıyla adeta cehennemi yaşıyor. Yaz aylarında buğday, mısır ve ayçiçeklerinin gelin gibi süslediği bu coğrafya, şu sıralar ateşten, dumandan görünmüyor desek yeridir. Zaten yaz sıcaklarından bunalmış ve neredeyse tüm yazı klimaların altında geçirmiş bölge halkını, bu kez havayı da zehirleyip eve hapsetmek, bırakın insanlık ayıbını artık suçtan öte bir durum haline geldi.
Şehirler, kasabalar duman altı olmuş, bırakın yollardaki görüş mesafesini, nefes almak ne mümkün. Zamandan ya da paradan kaçtığını düşünen üç beş zavallı insanın yaktığı ateş, tarlada can çekişerek ölen onlarca canlının vebalini üzerine olarak metrelerce ilerliyor. Ve işin ilginç yanı ise artık insanlar mücadele etmekten yorulmuşlar, kimsenin isyan edecek hali yok, olsa da iki konuşsa dumandan boğazı düğümlenecek… Bunca habere, tepkilere rağmen somut hiçbir ilerlemenin olmaması yaşadığımız en büyük hayal kırıklığı. Hiçbir kesin çözüm üretilememekle beraber her yıl aynı takvimde doğa ve toprak cayır cayır yanıyor. Yapılan aciz denetimler, tabii yakalayabilirseniz (?), uygulanan komik cezalar, sözde yapılmaya çalışan köylüyü bilinçlendirme çabaları anlaşılan şu ana kadar hiçbir işe yaramamış. Çiftçi yakmaya devam ediyor, biz de boğulmaya ve söylenmeye devam ediyoruz.
Farklı meslek alanlarında uygulanan seminerler gibi alın kardeşim çiftçileri, toplayın belirli kurumlarda. Anız yangınlarının, topraktaki faydalı organizmaları, organik maddeleri yok ettiğini, topraktaki mineral ve elementlerin yok olduğunu defalarca anlatın. Anız yakarken tasarruf ettiğini zannedenlere bir dahaki ekimde daha fazla gübre ve ilaç kullanması gerektiğini hatırlatın. Bu işi, anız yakmadan en temiz, en verimli nasıl yapılır tekniğiyle, görseliyle izletin bilmeyenlere. Ha, yine mi olmadı o zaman devlet olarak, teşvik işe yaramıyorsa ceza sistemini fiilen devreye sokun. Bu çağda böyle bir cehalet için caydırıcı sert tedbirler almazsanız, insanın da insan sağlığının da değeri beş para etmez.