Yerelde Adana'mızda, apartmanlar 60'lı-70'li yıllarda çok yüksek olmamakla birlikte, Reşatbey mahallesi ve Ziyapaşa Bulvarında vardı. Oralarda maddi yönden varlıklı aileler yaşardı. Geri kalan Adana müstakil -bahçesi olan ve sokakla içli dışlı evlerdi. Orada da her sınıf insan yer alırdı. Biz o apartmanları (oralarda maddiyatı zengin insanlar oturduğu için ) batının da etkisiyle galiba, maddi zenginliğin sembolü aldanmacasına girdik..

     Yıllar sonra, anlayabildik ki; bizde o çağdaş köleliğin, yani esaretin kapanı olan apartmanlarda yaşamaya başlayınca gerçeği görebildik. Toplu yaşama kültürümüz zaten zayıf. 10 yıl aynı binada oturupta komşusunun adını dahi bilmeyen insanların ne derece o eski komşuluk geleneğini yaşayıp -yaşatabileceğini gördük-görüyoruzda.

    Komşuluk geleneği çoktan çatırdadı. Büyük yıkımlara, ,büyük kayıplara sebebiyet verdi. Şimdilerde insanlar artık köyüne -kasabasına-kırsala dönüp-yerleşip orada hayatını idame etme tasasında, çünkü ;su akar yatağını bulur. Betonlaştırıp - Departmanlaştırdığımız yaşam alanlarında ekolojik dengeyi de bozduk.

     Topraktan sağlanan yaşamsal gıdalar azaldı ve dahada azalmaya devam ediyor. Bir ayda yağması gereken yağmurlar iki günde yağıp; ekolojik dengeyi tahrip ediyor.

        Toplumsal şuur en altttan başlamalı, arşa doğru. ..

        Yine yağmurlar yağmalı

        Yine çiçekler açmalı.

        Yine yaşanmışlıklar. ..

        Yine yıpranmışlıklar, olmamalı.

       Görünen köy kılavuz istemez...

       'Mal sahibi mülk sahibi Hani bunun ilk sahibi Malda yalan-mülkte yalan Var birazda sen oyalan, Apartmanında departmanlaşarak-manyaklaşarak'.