Güzel ve keyifli bir bayram tatili geçirirken, açık alanlarda uzun süre bulunmak, bazı hastalıkların da görülme sıklığını artırabiliyor. Konuyla ilgili açıklama yapan Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Dilek Leyla Mamçu, kenelerin bulunduğu alanda çalışanlar, piknik yapanlar, avcılar, veterinerler, kasaplar ve sağlık çalışanlarının risk grubu içerisine girdiğini söylüyor.


Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Dilek Leyla Mamçu, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı hakkında bilgi verdi. Mamçu, temel olarak yabani hayvanlarda ve kenelerde bulunan ve her sene Mayıs – Eylül ayları arasında görünen Kırım – Kongo Kanamalı Ateşi hastalığına neden olan etken virüs hakkında şunları söyledi: “Bunyaviridae ailesinden Nairovirus grubundan tek sarmallı bir RNA virüsü, Crimean-Congo haemorrrhagic fever virüsüdür. Virüs, kenelerin ısırması sonucu tavşanlara, bazı kuşlara, kemiricilere, sığır, koyun ve çiftlik hayvanlarına bulaşabilir. Fakat keneler ve hayvanlarda hastalık oluşturmaz sadece insanları etkiler. 
Kene ısırmasıyla bulaşıyor. Kırım – Kongo Kanamalı Ateşi hastalığına yol açan virüs, insanlara temel olarak, virüs taşıyan kenenin ısırması ile bulaşır. Bunun dışında, virüs taşıyan hayvanların (sığır, koyun, çiftlik hayvanları vb.) kan ve dokularıyla temasla da bulaşabilir. Ayrıca, kenelerin bulunduğu alanda çalışanlar, piknik yapanlar, avcılar, veterinerler, kasaplar ve sağlık çalışanları risk grubu içerisine girer.”


Hastalığın Belirtileri nelerdir?
Dr. Dilek Leyla Mamçu, Kırım – Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı belirtileri ve belirtilerin ortaya çıkma süreleri hakkında şunları söyledi: “Virüs kene ısırması ile alındığında 1 ila 3 gün, kan/doku teması yoluyla alındığında ise 3 ila13 gün arasında belirtilerini göstermeye başlar. Hastalık belirtileri arasında; ateş, halsizlik, kas ağrısı, iştahsızlık, bulantı, kusma, ishal bulunur. Cilt ve cilt altı kanamaların dışında; Diş eti kanaması, burun kanaması, mide barsak kanaması, idrar yolu kanamaları, beyin ve batın içi kanamalar da görülebilir. Daha ağır seyirli olan hastalık sürecinde ise bulgular daha şiddetli olur; kanamalar daha ön planda olabilir. Şuur değişiklikleri, böbrek yetmezliği ve koma ile ölüm gelişebilir. Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığının ölüm oranı yaklaşık yüzde10 civarındadır.”


Sağlık Çalışanlarına Bulaşma

KKKA olan bir hastadan kan-sekresyon teması, iğne batması veya mukoza teması (göz, ağız vb.) varsa önlem alınması gerektiğini ifade eden Mamçu, Kırım – Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığından korunmak için alınabilecek önlemleri de şöyle sıraladı:
Genellikle hava yolu ile bulaşmadan bahsedilmemektedir. Ancak hasta ve hastanın sekresyonları ile temas sırasında mutlaka üniversal önlemler (eldiven, önlük, gözlük, maske vb.) alınmalıdır. Kan ve vücut sıvıları ile temastan kaçınılmalıdır. Bu şekilde bir temasın söz konusu olması halinde, temaslının en az 14 gün kadar ateş ve diğer belirtiler yönünden takip edilmesi gerekmektedir. Hayvan kanı, dokusu veya hayvana ait diğer vücut sıvıları ile temas sırasında da gerekli korunma önlemleri alınmalıdır.
Mümkün olduğu kadar kenelerin bulunduğu alanlardan kaçınılması gerekmektedir. Hayvan barınakları veya kenelerin yaşayabileceği alanlarda bulunulması durumunda, vücut belirli aralıklarla kene yönünden muayene edilmeli; vücuda yapışmamış keneler dikkatlice toplanıp öldürülmeli, yapışan keneler ise kesinlikle ezilmeden ve kenenin ağız kısmı koparılmadan alınmalıdır.
Piknik amaçlı olarak su kenarları ve otlak şeklindeki yerlerde bulunanlar döndüklerinde, mutlaka üzerlerini kene bakımından kontrol etmeli ve kene varsa usulüne uygun olarak vücuttan uzaklaştırmalıdır. Çalı, çırpı ve gür ot bulunan yerlerden uzak durulmalı, bu gibi yerlere çıplak ayakla veya kısa giysilerle girilmemelidir. Mümkünse riskli bölgelerde piknik yapılmamalıdır. Orman işçileri gibi bölgede bulunmaları zorunlu olanlar için, lastik çizme giymeleri veya pantolonlarının paçalarını çorap içine almaları koruyucu olabilmektedir.


Hayvan sahipleri yerel veterinerlik teşkilatı ile ilişkiye geçerek hayvanlarını kenelere karşı uygun akarisitlerle ilâçlamalı, hayvan barınakları kenelerin yaşamasına imkân vermeyecek şekilde yapılmalı, çatlaklar ve yarıklar tamir edilerek badana yapılmalıdır. Kene bulunan hayvan barınakları uygun akarisitlerle usulüne göre ilâçlanmalıdır. Gerek insanları gerekse hayvanları kene enfestasyonlarından korumak için repellent olarak bilinen böcek kovucular dikkatli bir şekilde kullanılabilir. Repellentler sıvı, losyon, krem, katı yağ veya aerosol şeklinde hazırlanan maddeler olup, cilde sürülerek veya elbiselere emdirilerek uygulanabilir. Aynı maddeler hayvanların baş veya bacaklarına da uygulanabilir; ayrıca bu maddelerin emdirildiği plâstik şeritler, hayvanların kulaklarına veya boynuzlarına takılabilir.


İnsan Vücudundan Kene Nasıl Çıkartılır?

Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Dilek Leyla Mamçu, vücutta kene varsa, bir cımbızla, kenenin deriye yapıştığı yerden tutulup sağa sola oynatılarak çivi çıkarır gibi çıkarılması gerektiğini söyledi. Mamçu, vücutta kene bulunması halinde alınabilecek önlemleri şöyle anlattı: 
“Vücut üzerindeki keneler öldürülmemeli ve patlatılmamalıdır. Keneleri vücuttan uzaklaştırmak amacıyla üzerlerine sigara basmak veya kolonya ve gazyağı dökmek gibi yöntemlere başvurulmamalıdır. Kene vücuttan çıkartıldıktan sonra, ısırık yeri su ve sabunla temizlenmeli ve daha sonra antiseptik ile silinmelidir. Hangi tip kene olduğunun öğrenilmesi için, kene cam tüpe konularak konu ile ilgili kurumlara gönderilebilir. Kene vücuttan ne kadar kısa sürede çıkarılırsa hastalık riski de o kadar azalmaktadır.”

Editör: Cemre Bayrak