Adana merkeze yakın olduğundan ve de hala bakir olduğundan dolayı, kısa metrajlı tatil kaçamaklarımızı Karataş’ta, aile sıcaklığını hissettiğimiz bir otelde yaparız. Bu bayram tatilimizi geçirmek üzere, ben ve eşim aynı mekana gittik. Gitmiş olduğumuz bu mahalde, sokakta yaşayan bizim adını Tarçın olarak bildiğimiz bir sokak köpeği yaşamakta. Bu sokak köpeği Tarçın, eşimin hayvanlara olan dostluğunu hissetmiş olmalı ki, onu her gördüğünde, mimikleriyle sevgisini, özlemini rahatlıkla göstermekte. Biz de Tarçın’ın yanına giderken, tavukçudan kırıntı alıp giderek, onun bize arz etmiş olduğu dostluğa kendimizce karşılık verdik.

Karataş’ta 30 yıl evvel yazlık konutumuz olmasına rağmen, konakladığımız otelin etrafında ki denize girmeye uygun plajları bilmiyorduk. Bu deniz kıyısındaki kasabada, ailecek ya da kadınlar tek başlarına her yerden güven ve huzurla denize giremezler, çünkü; her tarafı saran Suriyeli vb, kültürleri bizden çokça farklı, bilhassa da kadına farklı gözle bakarak rahatsızlıklar veren insanlarla doludur.

 Benim iş mesaim dolayısıyla, kendilerine eşlik etme imkanımın olmadığı bir bayram tatilinde eşimi ve çocuklarımı her zaman gittiğimiz yere, o şirin otele gönderdim. Benim yokluğumda, sokaktaki dostumuz Tarçın, bizimkilere, denize girebilecekleri sakin ve ehemmiyetli, yakın bir plaja götürmüş. Onları orada bekleyerek, korumuş, gözetlemiş ve tekrara otele geri getirmiş. Bu olayı işittiğim an da yüreğimde çok acayip duygular uyanarak, gözlerimin de dolmasıyla bir hayli duygusallaştım. Şimdi size soruyorum; Tarçın’ın aileme yapmış olduğu dostluğu, yarenliği, bodyguarglığı hangi insan insana yapar ki!

Keşke bizde köpeklerin bizleri sevebildiği kadar, biz de onları sevebilsek.