Hayatta şu an neredeyiz? Neler yapıyoruz? Hangi konulara nasıl tepkiler veriyoruz? Mutlu muyuz yoksa mutsuz mu? Başarılı mıyız, başarısız mıyız? Yetenekli miyiz yoksa içimizde bastırılmış olan duyguların yüküyle mi dolaşıyor muyuz? Yalnız mıyız yoksa etrafımızda sevdiğimiz yeterli çoğunluk var mı? İşte tüm bu olan biteni ve içinizde kopan fırtınayı belirleyen tek bir şey var. O da özgüven. Peki neden oluşuyor mu özgüven nerden geliyor? Özgüveni oluşturan üç temel unsur varmış. Ben her ne kadar dans eğitimi ve organizasyon işleriyle uğraşsam da insan ilişkileri benim hayatımın temelini oluşturduğu için böyle eğitimleri ve bilgileri de daima takip ediyorum. Peki neymiş bu temel unsurlar biliyor musunuz?
Birincisi: Öz değer. Ne demek yani bu?
Ben, ben olduğum için değerliyim düşüncesi. Bir birey doğduğu andan itibaren bu hissiyatla büyüyor. Bu ona ailesi tarafından aşılanıyor.
İkincisi: Öz yeterlilik. Yani herhangi bir işle ya da konuyla karşı karşıya kalınca ben yapabilirim düşüncesi. Bu da yine önce ailede sonra sosyal çevrede gelişiyor ve insan bunu öğreniyor. Kendisi bir şeyleri yapabildikten sonra daha da büyük güç kazanıyor bu da insanın özgüven duvarına bir taş daha ekliyor. Ve sonuncusu : Özerklik. Bu da ben kendi kararlarımı verebilirim demek. Bu insana belirli bir yaştan itibaren öğretilen artık kendi ihtiyaçlarını karşıladığı andan itibaren ona sunulan seçenekleri kendisinin seçmesiyle başlayan bir durum oluyor.
Ben günlük rutinime devam ederken, derslere girip çıkarken gözlemlediğim çok fazla şey oluyor. Anne babaları gözlemliyorum. Bu yukarıda değindiğim maddeleri çocuğa vermede biraz eksik davrandıklarını görüyorum. Bana danışan anne babalar çocuklarının sosyal anlamda çok başarılı olmasını, iyi dans etmesini, etkinliklerde ve gösterilerde hep bir adım önde olmasını istiyorlar. Aslında hayatta da bunu istiyorlar biliyorum. Hep benim çocuğum birinci olsun, en önde olsun, en çok sevilsin, en başarılı o olsun. Bunları düşünürken de kendi görevlerini ihmal ediyorlar bence. Çünkü bunların temeli ailede başlıyor. Hataları olduğunda çocuğunuza sert davranıp, onu yalnız bırakırsanız, onu devamlı yapamadıkları için cezalandırırsanız, başkalarının yanında utandırırsanız, küserseniz, uzaklaşırsanız onun öz benliği yaralanır. Bu da özgüvenin en temel maddelerinden bir tanesi. Anne babanın gerçekten görevi çok önemli… Mümkün olan her anda bir işi birlikte yapmaya çalışarak bir parça arkadaşça davranarak ona yaklaşırsanız her şeyin üstesinden geleceğinize inanıyorum. Onlar bizim çocuklarımız. Emek vererek, sabırlı davranarak, empati kurarak her şeyi birlikte başaracaksınız.
Her çocuk özeldir ve farklı yetenek ve ilgi alanları vardır. Kimisi dans eder, kimisi sporla ilgilenir, kimisi bir müzik aletini çalmak ister, kimisi belki deney yapmaktan çok hoşlanıyordur. Onlar içlerindeki cevheri rahat rahat keşfederken, onlara sınır koymayalım. Ve en önemlisi başarabilmek değil yapabilmektir diyor uzman kişiler... Bırakın arada başarısız da olsalar bir şeyleri yapabilsinler. Onlar hepimizin çocukları. Yarına umutla güvenle bakan özgüvenli bireyler olsunlar.
Sağlıcakla kalın. Haftaya görüşmek üzere…