Dolmuş 17,5 lira. Veriyorsun şoföre 20 lirayı 2,5 lira yok diyor, 20 liranı alıyor.
Çünkü toplu taşımada para devri kapandı, kredi kartı ya da belediyenin verdiği kartla ödemelerini yapman gerekiyor. Üzerinde kredi kartın yoksa dolmuş 20 lira… 2,5 lira oradan gidiyor.
Ekmek 7,5 lira… ‘Fırıncı bozuk yok’ diyor. Alıyor 10 lirayı, “Sonraki ekmeği aldığında hatırlat.” diyor.
Ya da “İki ekmek al 15 lira ver” diyor. 2,5 lira da oradan gidiyor.
Sokak sütçüsü, “Sütün litresi bu hafta 15 lira, haftaya 17–18 lira olacak’ diyor. Haftaya bir litre sütün litre fiyatı ortalama 20 lira…
Ekmek fiyatı açıklanmadan zaten bazı fırınlar pide ekmeği 7,5 liradan satmaya başlamışlardı bile…
Bir vatandaş olarak esnafa “Neden zam yapıyorsunuz?” diye soru sorma lüksümüz bile kalmadı.
Soru sormak lüks oldu.
Çünkü akaryakıt zamları her kesimi canından bezdirdi.
Burası Çukurova, bereketli toprakların başkenti. Bir kilo incirin kilosu 100 lira olur mu? Oluyor işte.
Bu mevsimde Adanalılar karpuz yiyemiyor.
Çocukluğumuzda at arabalarının üzerinde satılan karpuzlar bedava fiyatınaydı ve insanlar üç beş tane birden alıyordu.
Şimdi pazarda bir tanesini alacak ekonomik gücümüz kalmadı.
Yarın okullar açılacak. Veliler defter, kitap, çanta, kalem, kağıdı nereden ve nasıl alacaklar? Okul kıyafetlerini kim bilir kaç liradan alacağız?
Hayatın her alanında büyük bir pahalılık yaşanıyor.
Şimdi parası olanlar, “Bana dokunmayan yılan bir yaşasın” diyor.
Ekonomik kriz böyle devam ederse o yılan herkese dokunacak gibi…
Bakalım ekonomi kurmayları bu gelişmeler karşısında nasıl bir duruş sergileyecekler.
Hep birlikte bekleyip göreceğiz.
Zamları gördüğümüz gibi…