TÜRES’ten ‘Adana mutfağı’ açılımı. Hayata geçirilen projeyle birlikte farklı kültürlerin yöresel lezzetleri, Adana mutfağıyla buluşacak. Bu kapsamda ilk çalışma, Balkan göçmenlerinin yemekleriyle Adana mutfağının sentezi oldu.
En Lezzetli Sentezleme
Tüm Restoranlar ve Turizmciler Derneği (TÜRES) Adana Şubesi’nden ‘Adana mutfağı’ açılımı. TÜRES Adana Şube Başkanı Biral Serttaş ve ekibi, Adana’nın zengin mutfağını, farklı kültürlere ait yöresel lezzetlerle birleştirdi. ‘Türk Mutfağı Haftası’ kapsamında projenin ilk çalışması; göçmen yemekleriyle Adana mutfağının sentezi oldu. Bu lezzetli buluşmaya da 1920’li yıllarda Balkanlar’dan göç eden ailelerin yaşadığı; merkez ilçe Seyhan’da yer alan Köprülü Mahallesi ev sahipliği yaptı.
Dizilere Sahne Olan Tarihi Yapıların Gölgesinde
2020 yılında ulusal bir televizyon kanalında ekranlara gelen; ‘Ramo’ adlı diziye ev sahipliği yapan çıkmaz sokaktaki evler, bu kez lezzetli bir buluşmanın mekanı oldu.
Tarihi yapıların gölgesinde kadınlar, dalından topladıkları patlıcan, yeşil ve kırmızı biber, yaprak ve kabaktan birbirinden lezzetli dolmalar yaptı. Odun ateşinde ekmek de pişirildi. Biral Serttaş’ın hazırlayıp sunduğu; ‘Biral Şef İle Lezzet Kervanı’ adlı program kapsamında yapılan çekimler, Ülke Tv ekranlarında da sadece Adana’nın değil, tüm Türkiye’nin beğenisine sunulacak.
Göçmen Yemek Kültürü, Türk Mutfağıyla Senteleniyor
Çekimler öncesinde açıklamalarda bulunan TÜRES Adana Şube Başkanı Biral Serttaş, “Göçmen kardeşlerimizin yaşadığı mahalledeyiz. Şu anda bulunduğumuz yer bir çıkmaz sokak. Birçok dizi ve filmlere ev sahipliği yapmış bir alandayız. Göçmen yemek kültürüyle Türk mutfağını sentezlemek istedik. Bir Türk yemeğinin, Balkan göçmenleri tarafından nasıl yorumlanıp, sofraya ne şekilde sunulduğunu görmek istedik. Oldukça lezzetli bir buluşmaya tanıklık ettik. İlerleyen günlerde farklı lezzetlerin sentezini yapmaya devam edeceğiz” dedi.
Ayan "Geleceğe Taşımak İstiyoruz"
Köprülü Yaşatma, Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Tuğrul Ayan da; “Kendi kültürümüze ait olan yöresel yemekleri tanıtmak için buradayız. Biz, 1922’de dedelerimizin buraya gelip yerleşmiş. Babalarımız, amcalarımız, anne ve teyzelerimiz; kısacası tüm yakınlarımızı burada doğup büyüdü. Unutulmaya yüz tutan bu yemek kültürümüze sahip çıkıp, bunu gelecek kuşaklara aktarabilme çaba ve gayreti içindeyiz” ifadesini kullandı.