“İnsan ALINGAN bir varlıktır “

Sözüne fazla inanmazdım…

Ama gerçekten de insan

Öyle alıngan, kırılgan, kindar,

Öyle saldırganmış ki;

Yakın arkadaşlarımda,

Bu durumu net olarak gördüm…

Kendini kadim ve çağdaş bilgilere

Kapatıp, yalnız yaşayan bu insanlar;

Düşüncelerini formatlayıp, yeniden

Programlama konusunda başarısızlar…

Bu nedenle kendini algınlıkların

Etkisiyle karamsarlıklar içinde,

Bir tür ruh hastalığına götürecek

Olumsuz düşüncelerine tutsak olurlar…

Böylece eski arkadaşlık ilişkilerine,

Ve geçmişte kalan her türlü iletişime

Yoğunlaşırlar, yaşadıkları incir çekirdeğini

Doldurmayan  olayların olumsuzluğunu,

Kafalarında büyütüp arkadaşına karşı,

İçlerinde kin ve nefrete dönüştürürler…

Geçmişte kalan, tek bir harfini,

Saniyesini bile geri getiremeyecekleri;

Olan espri, şaka gibi günlük basit

Olaylar konusunda o kişilerle

Geçmişi hesaplaşmaya girişirler…

Alınganlığın zirvesi olan durumda

Bu kişiler kendilerine çok acırlar ki;

Geceler boyunca gözyaşı dökerler,

Hayat sahnesindeki en mağdur insan olur,

Kurban yerine konulduklarını düşünürler;

Dünya sanki üstlerine çökmüş,

Altında kalmış, en ağır hakaretlere,

Çaresiz kalmış, en büyük küfürlere uğramış,

Yürekten yaralı, zavallı, garip

Ve garip rolünü benimserler…

Bir tür psikolojik hastalık olan

Çok uzak geçmişte kalan yıllar önce,

Çöpe dönüşen bu olaylara yoğunlaşırlar;

-Efendim bir lokantada yemek yerken,

-Benim önümdeki ekmeği almıştın…

-20 yıl önce otomobil kullanırken yan bakmıştın,

-Bir arkadaşımla yürürken beni görmezlikten geldin,

-Otomobille evime 100 metre kala beni yolda indirmiştin…

-Kuru fasulye lokantasında hesabı bana ödetmiştin,

-Derneğimizin verdiği konsere gelmemiştin,

-Bir geziye gittiğimizde otomobilin ön koltuğuna sen oturmuştun…

-Ayranı benden önce sen içmiştin,

-El sabunumu sen benden önce kullanmıştın,

-Otomobil kullanmama dil uzatmıştın,

-Giydiğim gömleğimin rengini onaylamamıştı,

-Misafirliğe çağırdığımda evime gelmemiştin,

-Tüm bu olan bitenler 5-10-15-20,

Yıl öncesindeki çöp olaylardır…

Kendini geliştirmeye kapattığı,

Düşüncesini resetleyip yenileme,

Yeteneği olmadığı, kendini bilgiye

Kapatan bu kişiler yaş alsa,

Bile asla olgunlaşamamış,

Çok ham, kötü, yersiz, hastalıklı,

Bir ruhun sürekli sergilerler…

İşin başka boyutuna gelince,

Bu durumdaki olan insanlar,

70 yaşına kadar 20 sözcükle hayatını,

Sürdürenler dünya insanlık ailesindeki

Hastalık derecesinde alınganlığın,

Maalesef zirvesini oluştururlar…

“TAVŞAN DAĞA KÜSMÜŞ, DAĞIN HABERİ OLMAMIŞ…”

Oysa bu türlü davranan kişi ya da kişilerin,

Küserek insanın elde edebileceği,

Hiçbir değer, ulaşacağı hedef ve sonuç

Olmadığı bilincinden bile yoksundur…

Alınganlık hastalığıyla küsme huyu insanı

Hem kendinden, hem de toplumdan,

Kopartıp, yalnız kalıp bunalıma sokar…

İtiraf ediyorum, öyle mutluyum ki;

İçinden geldiğim kültür bana KÜSME’ yi

Ta çocukluğumda ömür boyunca yasaklamıştı,

Daima yeni bilgilerin peşinden koşmamı,

Daima olumlu düşünüp yaşamayı öğretmişti,

O nedenle hayatım boyunca kimseye küsmedim,

Küsmem, küsmedim ve de küsmeyeceğim,

Yine içinden gelmekten gurur duyduğum kültürüm,

Bilginin kâşifi olmamı, kendimi sürekli

Yenilememi, çağın her türlü yeniliğini,

İzleyip hayatıma uygulamamı öğretmiştiler…

Alınganlığın zirvesindeki köle haline

Gelerek küsen insanlara önerim şudur ki;

Zaman her şeyin ilacıdır, oku, gözlemle,

Hayatı farklı gözle incele,

Kadim ve yeni bilgilere ulaş, onları kullan,

Kendini hızla aş, 20 sözcüklü yaşamını

İki bin sözcüğe çıkartmayı başar,

Pişman olacağınız, “KEŞKE” diyeceğiniz,

Yanlışlardan hızla uzaklaş

Canın istediği için küsmen seni

Hayattan, seni senden uzaklaştırır

Dünyanın en mutsuz insanı yapar…

Abdulkadir KAÇAR 2024 Adana…