Kadir Aydar, genç yaşında Ceyhan halkının büyük desteğiyle belediye başkanlığına seçildi ve birçok başarılı projeye imza attı. Ancak bugün, Başkan Aydar’ın siyasi yasakla karşı karşıya kalması sadece bireysel bir mesele değil; aynı zamanda demokrasimiz ve hukuk sistemimiz için ciddi bir sınav niteliği taşıyor. Şüphesiz ki hukuk herkes için eşit ve adil olmalı. Ancak Aydar’ın yargı sürecine bakıldığında, bazı soru işaretleri doğuruyor.

16 Mayıs 2024’te tehdit suçlamasından 25 ay ceza alan Ceyhan Belediye Başkanı Kadir Aydar, sadece 1 ay gibi bir farkla siyasi yasakla karşı karşıya kaldı. Eğer ceza 24 ay olsaydı, siyasi yasak uygulanmayacaktı. Bu ince çizgi, sadece hukuki bir tesadüf mü yoksa daha derin bir mesaj mı içeriyor? Bölge Adliye Mahkemesi’ne 16 Temmuz’da giden dava, beklenmedik bir hızla sonuçlandı ve bugün itibarıyla ceza onandı. Normal şartlarda yargı sürecinin bu kadar hızla sonuçlandığını pek az kez gördüğümüz bir sistemde, bu hızın bir tesadüf olduğunu söylemek zor.

Kadir Başkan’a yönelik bu hızlandırılmış yargı süreci, toplumda adalet duygusuna yönelik derin bir kırılmaya neden oluyor. Yargı süreçlerinin hızlanması elbette memnuniyet verici bir durum olabilir. Ancak bu hız, tüm davalar için geçerli olduğunda anlamlıdır. Eğer adalet mekanizması sadece bazı davalarda hızlı çalışıyorsa, toplumun farklı kesimlerinde adaletin tarafsızlığına dair kuşkular doğar. Başkan Aydar’ın cezasının 25 ay olması, tam da siyasi yasağı devreye sokacak sınıra denk gelmesi de birçok kişinin kafasında soru işaretlerine neden oldu.

Başkan Aydar’ın bu süreçte yaşadığı zorluklar, yalnızca onun kişisel geleceğini değil, aynı zamanda temsil ettiği halkın iradesini de doğrudan etkiliyor. Bir belediye başkanı olarak yaptığı hizmetlerin, topluma kattığı değerin bir kenara bırakılıp hukuki tekniklerle siyasi kariyerine son verilmesi, demokratik süreçlere zarar verebilir. Başkan Aydar’ın başkanlık döneminde Ceyhan’da gerçekleştirdiği projeler ve halkla kurduğu güçlü bağlar, onun siyasetteki varlığını haklı kılan önemli unsurlardır.

Adaletin yerini bulması her zaman bir toplumun en temel beklentisidir. Ancak Başkan Kadir Aydar’ın başına gelenler, adaletin sadece şeklen değil, özde de eşit ve adil olması gerektiğini bizlere bir kez daha hatırlatıyor. Eğer yargı kararları, bireylerin siyasi geleceğini bu denli etkileyen bir hızla ve ince bir sınırda alınabiliyorsa, bu süreçlerin şeffaflığı ve adil olup olmadığı daha dikkatle sorgulanmalıdır. Aksi takdirde, adaletin hızlandığı değil, hedefe yönelik olarak işlediği bir algı yaygınlaşacaktır.

Başkan Aydar’a uygulanan bu yasak, Ceyhan halkının iradesini hiçe sayan bir hamle olarak tarihteki yerini alabilir. Aydar’ın halkına ve Ceyhan’a olan bağlılığı, bu tür engellemelerle kırılmayacak bir irade ortaya koymuştur. Demokrasiler, halkın özgür iradesine saygı duyulan sistemlerdir ve bu iradeyi temsil eden seçilmişlerin haklarını korumak, hepimizin görevidir.