Bir Türk uzaya gitti. Astronotumuzun ilk sözcüğü "İstikbal göklerdedir " alkışlar.....
Uluslararası uzay istasyonuna 55 milyar dolar ödeyerek bilet alıp, Astronot olan Alper Gezeravcı'yı uzaya yolladık.
Hazine, maliye ve Ekonomiden sorumlu bakanımız Mehmet Şimşek, “ Enflasyonla mücadele ediyoruz. İsrafa hayır. Sıkılaştırma yapıyoruz .." demişti, emeklilere fazla zam yapılmasına karşı çıkmıştı..Acaba şimdi, Turistik ve hava dolu seyahat için düşünüyor?
Emekli maaşları yetersiz bulunduğundan, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan emeklilere yüzde 5 ek zam açıklayarak "Bu yılı emekliler yılı olacak " dedi.
Emekliler ise git gide büyüyen umutsuzluk, taşınamayacak kadar büyük ve ağır ekonomik yük karşısında " Krizin faturası bize çıktı, enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında sefalete sürüklendik. Millet vekilleri (600 kişi) hem sayıları yüksek, hem (230 milyon TL) maaşları yüksek değil mi ? TUİK açıkladığı enflasyon oranı olan yüzde 49.25 maaşı alırken biz emekliler açlık sınırının altında kaldık. Adaletli çözüm bekliyoruz.."
Astronotumuzun uzaya gidişi karşısı da 55 milyar dolar için eski Merkez Bankası çalışanı ve ekonomist yazar Mahfi Eğilmez " Bu parayla neler yapılırdı " derken, manken/sanatçı ve oyuncu, Tuğba Özay " Turistik gezi olmuş" diyerek israfa işaret ettiler. Biz bu kadar zengin bir ülke miyiz? Para bulmak için ülke ülke dolaşırken, Uzaya giden astronotumuz " istikbal göklerdedir" dedi..Yerdeki milyonlarca işsiz ve Emeklinin zor durumda olduğunu göremedi.
Bağırın, yırtının, sevinin, alkışlayın, milliyetçiliğiniz ve egonuz ile övünün; hava atın, 55 milyon dolar uçtu mu ? uçtu... Ama bilin ki, sizden önce Suudi prensi Sultan bin Abdulaziz 1985'te uzay gitmiş; bir Müslüman olarak Amerikan mekiğinin yörüngeye oturduğunda " namaz kılmak için kıbleyi aradığında gülücük konusu olmuş..
Bilimin ve siyasetçinin görevi emekli ve emekçilerin insanca yaşamasını sağlamakken; ana muhalefet adaylarının birbirlerini karalamalar, partililerin birbirlerini vatandaşın önünde eleştirmeleri hiç hoş olmadı. Mersin Belediye Başkanı adaylığının tepeden inme faşist kararları gözden kaçmadı.
Muhalefetin göstermelik olarak topluma "askıda ekmek, çorba dağıtmak " adeta sadaka toplumunu desteklemesi yanlıştır. Bu yanlış, " her şey güzel olacak" aldatmacası ile enflasyonla doğru şekilde mücadele etmediklerini gösteriyor. Bu kısa vade de oy toplama peşinde koşmaktır. Oysa Türkiye'de yoksullaşma yayılıyor. Emekliler perişan. Konut satışları yüzde 33,4 azaldı. Bankalara geri dönmeyen bireysel krediler çoğaldı. Türkiye genelinde kapanan şirket sayısı yüzde 11,7 arttı. Davos'ta 10 yıl içinde işsizliği arttıracak, yapay zeka robotları için " insandan daha iyi, daha üretken" açıklaması yapıldı. Son sözüm bizim suçumuz değil, bu yaşantıyı biz seçmedik, sefaleti hak etmedik seslenişinde bulunan emeklilere ve topluma yeni Emekliler Partisinin kurulduğunu müjdelemek, onlara umut olsun...