Yalnız insanlar; sırlarını paylaşmayan ve hep susanlar. Bu insanlar, yazılarıyla ve yazdıklarıyla kendilerini ifade edenlerdir. Türk ve Dünya Edebiyatından tanıdığımız usta kalemler; sosyo/ kültürel hayatlarından asla söz etmezler. Son derece naif, zarif ve kırılgandırlar. Onlar, bizim görmediklerimizi gören, hissedemediklerimizi duyumsayabilenlerdir. İnsanların, üzerinde durmadığı kimi sorunların çözümü için birçok öneri ve çözümler sunar; kimse duymaz, duymaz kimse... Sanatın farklı alanlarını da analiz ederler. " Betimleyici şiir, Tarihe iz düşmüş olaylar, öyküleyici anlatım, Cümlenin ögeleri ve nesneleri, vs.vs. sürekli devam eden bir döngü... Haa! Birde doğa fotoğrafçılığı; Sıradan insanlar için zavallı ve kısa ömürlü oyalanmaktan başka bir şey değildir bu uğraşı ve etkinlikler... Sıradışı insanlardır sanatçılar (sıradışılıktan amaç, çağdaş uygarlığın korunması, kollanması e destek olunmasıdır) Ne yazık ki günümüzde Aleyna Tilki, İrem Derici, vs.vs. gibi hayatlarında bir kitap okumamış, bir şairin şiirlerini okumamış, Atlas’ta Türkiye'nin yerini gösteremeyen bu canlılara da Sanatçı deniyor; bu yüzden hayat damarlarımız kuruyor.) Yazıyı üstad Necip Fazıl'ın dizeleriyle bitirelim: "Nara ki bıçak, Sille ki tokat; Zift dolu gözlerde karanlık kat kat, Beni kimsecikler anlamaz madem; Öp beni alnımdan, Sen öp Seccadem..."

TEŞEKKÜRLER: Çok kıymetli ve saygıdeğer Cemre Bayrak, Esra İrem Açıkel, Kübra Arsan (yazılarımı okuyup benimle yüz yüze analiz yaptıkları ve yazın ve edebiyata yönelik konuşmaları için.)