Bir düş kırıklığına karşı hissedilen yalnızlık duygusu, şimdi tam da yüreğinin ortasında yer etmiş durumda. Acıların, bu asfaltı eriten sıcak kadar yakıyor her bir noktanı. Her sokağında yarınların güneşli günlerine atılmış milyonlarca adım var. Sokakların kadar adımların da artık yalnızlar. Seni dayanak görüp, çıkmazlar içindeyken sıkılı yumruğuyla umudu yeniden doğuranlar… Bir olma bilincinin en haz veren noktasında mutluluğu tatmadıkları kadar dostlukla pekiştirmişken üstelik artık bu portakal ve turunç ekili sokaklar da sensiz adımlar atıyorlar.
Belki çıksalar bedeninden, uzaklaşıp gitseler ve başka diyarların soğuk yüzlerinde umduklarını bulamadıklarını anlasalar her şey daha farklı olurdu. İhtimaller sarmalında kaldın, tercihsiz herkesi kabul ederken sen olumsuzlukta seçenek oldun. İnan ki demek istemezdim ama sıradanlaştın; bazı zihinlerin var oluşlarını sana borçlu olduğu gerçekliğini unutuklarında! Artık sen eski sen değilsin onların nazarında. Bedeninde adım atanların, dara düşünce sana koşanların fikri de zikri de değişti. Senden önce, seninle var olanların kendileri var artık.
Dokunsalar ağlarsın ağlamasına ama yediremezsin bunu herkeste örnek teşkil etmiş gururuna. Hiçte sıradan değilsin biliyorum..! Çok özelsin..! Öyle ya da böyle bir şekilde kapına gelenleri sarıp sarmalamış, özel hissettirmişsin. Verimli topraklarınla yedirmiş içirmişsin. Garip gurebanın dostu hep sen olmuşsun. Sular seller akmış, yeşillin azalmış, nehirler kurumuş, damla damla tükenmişsin… Nice sorunlar bedenini sarmış, mevsimler değişmiş olsa da sen mertlikte, cömertlikte hiç değişmemişsin. Sadece adın bile mazlumlara güven vermiş. Dışlamamış, ötelememişsin... Senin de bedenimde yerin yok dememişsin. Herkesi olduğu gibi kabul etmişsin. Kimseyi ne kendine, ne başkasına benzeştirmeye yeltenmemişsin. Eşit görmüş eşit bilmişsin. Koskocaman bir yüreksin..!
Eskiden beri bir babalık, analık etmişsin. Her şeyden öte bir güven timsalisin dillerde, gönüllerde... Dedim ya, adın bile yetmiş başaklar arasında umuda yol açmaya, yarınlara ne olursa olsun umutla bakmaya.
Herkese yetecek şu koca dünyada bir başına kalmış gibi sahipsiz hissediyorsun. Dilin dilimiz susuyoruz, biz susunca tek kelime edemiyor konuşamıyorsun!
Kırgınsın hepimize epeydir. Biliyorum... Derin düşünceler içindesin. Tüm kusurlarına rağmen güzeller güzelim sensin! Hiç unutur muyum sokaklarını..! Bu sokaklar da haykırdık "başın öne eğilmesin aldırma gönül aldırma" diye biz çığlıkları... Başını öne eğme. Hafızasını yitiren aslında sen değilsin. Sesiyle, nefesiyle, heyecanları ve gülüşleriyle o anıların parçası olduğunu unutan bizleriz. Duygusuz olan sen değilsin aslında..! Buluşmaların, vedalaşmaların, gözlerden akan yaşların elinden alınmasına kayıtsız kalan bizleriz..!
Evet, bir kuş kadar güzeller güzelim Adana. Kanadın takılmış dallara kırılmış, bir başına artık uçamazsın..! Çırpınırsın, çırpınırsın, çırpınırsın ama feryadını kimseye duyuramazsın.