Sağlıklı yaşama dair okuduğum araştırdığım ve elimden geldiğince dans derslerine de kattığım maddelere her geçen gün bir yenisini eklemeye çalışıyorum. Sağlığımızı korumak için yeterli ve dengeli beslenmek kadar yediklerimiz içtiklerimiz katıldığımız aktiviteler, konuştuklarımız ve zihnimizi olumlu etkileyen her şey bizler için önemli hale geldi. Maalesef eskiye nazaran adını dahi yeni duyduğumuz birçok zihinsel hastalık günden güne artıyor. Her on kişiden biri böyle tuhaf durumlarla karşılaşabiliyor. İlerleyen yaş faktörü, stres, uykusuzluk, sağlıksız beslenme ve üstüne bir de depresyon eklendiğinde hastalıkların insan vücudu için bulunmaz birer nimet olduğu görülüyor. Bunu engellemek ve en aza indirmek için elimizden geleni yapmamız gerekiyor.

Aklımızın makinesi olan beynimiz tüm vücudumuzun yüzde ikisini kaplasa da aslında hayatımızın geri kalan yüzde doksan sekizini yine o yönetiyor. Ne düşüneceğimizi ne yapacağımızı neye karar vermemiz gerektiğini ve daha birçok hareketimizi ve düşüncemizi o yönetiyor. Peki bizler beynimiz için neler yapıyoruz? Nasıl beslenip onu nasıl sağlıklı ve aktif tutuyoruz. Bunu hiç düşündünüz mü?

İlk olarak insan beyni açık havada daha iyi çalışıp daha güzel kararlar alırmış. Bunu bir kenara koyalım. Bununla birlikte insan beyni insanın sevdiği aktiviteleri yaparken mutluluk hormonları salgılandığından ötürü daha verimli ve hızlı çalışırmış. Bunun yanı sıra satranç oynamak, bulmaca çözmek, kitap okumak, spor yapmak, sizi göklere çıkaran o sevdiğiniz hobilere yönelmek ( bunlar içinde müzik, dans, resim olabilir). Bütün bunlar beyninize gençlik aşısı yaptırmışsınız gibi hissettirecek sizleri.

Bunun yanı sıra psikolojik ve fiziksel sağlığınız için okuduğunuz kitaplara, izlediğiniz filmlere ve zaman geçirdiğiniz insanlara lütfen dikkat edin. Tükettiğiniz gıdalar, günlük alışkanlıklarınız ve konuşmalarınız, insan ilişkileriniz de beyninizi yormayacak sizlere fayda sağlayacak şeyler içermeli.

Unutmayın ki, her şey zihinde başlar. Zihninize yatırım yapın. Alkolden, işlenmiş gıdalardan, fazla şeker ve yağdan uzak durun. Tabi arada yapılan ufak tefek kaçamaklara bir şey diyemiyorum. Onlar hayatın tadı tuzu. Mutlaka yapıyorsunuzdur. Onlar olmadan disiplinli olabilmenin, yemenin içmenin, sosyalleşmenin kıymetini daha çok anlıyor insan. Kendinizi elinizden geldiğince disipline edin. Fakat hayatı kendinize zehir etmeyin lütfen. Sanki toplama kampındaymışçasına her şeye kısıtlama getirmeyin. Bu sizi daha fazla üzüp birçok şeyden uzaklaştırır.

Doğal olup aşırılığa kaçmamak ve doğru bilinenleri hayata yavaş yavaş almak en iyisi galiba…

Sağlıcakla kalın. Sanatla kalın.

Haftaya görüşmek üzere…