Her şey aileden geliyor. Bu söz o kadar doğru ki. Çocukluk muazzam bir hafıza ve kayıt cihazı. Doğduğunuz andan itibaren film başlıyor. Görsel hafıza, işitsel hafıza hatta ve hatta davranışsal hafıza kayıt etmeye başlıyor çevrenizdeki her şeyi, her anıyı, her davranışı kayıt ediyor. Sizde çocukluktan itibaren neyi görüyorsanız hangi davranışlarla büyüyorsanız o size dönüşüyor. İleride vereceğiniz önemli kararlar bile o çocukluktan gelen kayıt cihazının içindekine bağlı oluyor.

Uzman kişilere bakarsanız eğer onlar birçok röportaj da bunun önemine dikkat çekiyorlar. Bugün hayatınızla ilgili verdiğiniz kararlara bakın anne ve babanızın verdikleri kararlarla aynı olduğunu göreceksiniz. Çünkü o kararlarla o davranışlarla büyüdünüz. En basiti yemek hazırlarken kurduğunuz masa bile annenizin küçükken size kurduğu masayla aynıdır. Ne eksik ne fazla.. Ne gördüyseniz sizde karşı tarafa o masayı hazırlarsınız. Hayatınızın özeti de o kurulan masanın kendisidir zaten ve zamanla o masaya eklediklerinizdir. Sizin kendinizden kattıklarınızdır. Elbette birebir aynısı olmaz ama öze bakınca hep aynıdır.

Öğrencilerim dansa başlarken öncelikle karşımdaki çocuğu tanımaya çalışıyorum. Dersten evvel onun hareketlerine konuşmasına ve ne istediğine bakıyorum.  Tanışmak ve anlaşabilmek benim için derslerden de önemli. Bunu başarabildiğinizde zaten o ders ders gibi geçmiyor. Yetişkinlerden sonra en çok çocuk sınıflarını seviyorum. İstekleri o kadar masum o kadar kendi halindeki, kafalarında bir plan yok dillerinde bir başkalık yok. Hep ne görüyorsanız nasıl anlaşabiliyorsanız öyleler.  O yüzden daha birçok seviyorum çocuk grubu öğrencilerimi. Akıllarından ne geçiyorsa doğru ya da yanlış anında dillerinden okuyorsunuz.

Neşeleriyle, hüzünleriyle, öfkeleriyle, dillerine takılmış sözcükleriyle her biri geldikleri çevreyi yansıtıyor size.  Bir çocuğa bakınca ne görüyor ne hissediyor ondan ne alıyorsanız onun çevresi odur.  Yetişkinler için aynı şeyi söyleyemezsiniz. Onların anlattıklarından ne hissettiklerini ne yaşadıklarını anlayamazsınız.  Çünkü birçoğunun kalbiyle dili bir değildir. Ne hissettiklerini içlerinde ne fırtınalar koptuğunu bilemezsiniz.  Çocuklar ise berrak bir su gibidir. Onlarla dans etmek dansı yeniden keşif etmek gibi bir şey. Çok eğlenceli ve keyifli .

Diyeceğim o ki, içinizdeki çocuğa iyi bakın ve ona güzel davranın. Çünkü o sizin aslında dışarıya yansıttığınız tüm dünyanız.

Sanatla kalın. Sağlıcakla kalın.

Haftaya görüşmek üzere..