Bir çağı kapatıp başka bir çağa geçişini sağlayan kavimler göçü kuraklıktan dolayı olmuştur. İnsan vücudunun 3/2’si su ile doludur. Yaşadığımız gezegenin de 3/2’si sudur.
İnsanoğlunun bilinçsiz yaklaşımları, çarpık kentleşmeleri, hızla çoğalan insan nüfusuyla birlikte, depremden daha tehlikeli bir şey olan susuzluğa doğru gitmekte.
Bütün medeniyetler su kenarında kurulmuştur. Su olmazsa, toprağı ekemezsin-dikemezsin dolayısıyla da aç kalırsın.
Susuzluğa karşı bütün dünya ülkeleri birlikte hareket etmelidir. Göstermelik değil ama. Tabandan tavana toplumların her sınıfını kapsayacak bir şekilde, bu mücadeleye herkesi katarak yapmalı bu mücadelesini.
Bence, depremlerden daha tehlikeli bir sıkıntıdır susuzluk. Depreme karşı zeminin etüdünü sağlam yaptın mı, binanda da uygun projeyle depreme direnecek malzemeleri kullandın mı hayatta kalabilirsin. Susuzluk apayrı bir konu; Doğal Hayatı Koruma Örgütü (WWF) yapmış olduğu bir araştırmaya istinaden, 2050 yılında dünya nüfusunun yarısından fazlasının ‘çok yüksek su riski’ olan bölgelerde yaşamlarını sürdürmek zorunda kalabileceklerini söyledi. WWF, gelecekte su sorunundan yoğun olarak etkilenecek bölgeler arasında Güney Asya, Ortadoğu, Güney Amerika ve Afrika’nın yanı sıra Pekin, İstanbul ve Rio de Janeiro gibi kalabalık metropollerin de adını saydı.
Yaşadığımız gezegen yani dünyamız bir bütündür. Başka bir tarafta oluşacak olan bir sıkıntı, bir şekilde öteki taraflara da sinecektir.
Öyleyse; Bütün dünya, bu gezegende yaşayan insanoğlu, daha da gecikmeden, kendi yaratmış olduğun sorunun kendin çöz. Yoksa, kimse şunu da bilemez; yeni bir kavim göçü olur mu! yeni bir çağ açılır mı? Kim öle kim kala.
İsmet Tanlı
2024 Adana